Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.

 

...

Durmuş Küçükşakalak

“İnsan hayra dua ediyormuşcasına şerre de dua eder. Çünkü insan pek acelecidir.”17/11

Dünyada taşıdığımız can, canan ve bütün varımız için yaptığımız duaların hayır mı şer mi olduğunu bilemeyebiliriz. Yalnız vatan sevgisinin imandan olduğunu bilenler olarak, vatanın selameti üzerine yaptığımız dua serapa hayırdır. Vatanın selameti için yaptığımız dua, ahirete mütealliktir. Çünkü burası cennet-vatandır. Çünkü iyi biliriz ki; vatanı olmayanın dini de olmaz, kıblesi de. Onun için “Hicret” tarihimizin başlangıcıdır. Hicret’ten sonra vatanımız da oldu kıblemiz de. Vatan ve kıble öyle önemliydi ki, koskoca insanlık tarihini "Hicret’ten önce" ve "Hicret’ten sonra" olarak ikiye böldük.

Kıblesi olmayanın istikamet üzere dosdoğru olması mümkün değil. Artık vatan için duası kalmayan Türkiye’ye bütün yollar istikametmiş gibi gözüküyor. Bütün yollar istikamet olmuşsa Türkiye kaybolmuştur.* İhtiyacımız, şairin işbu iki mısradaki duasına ülke olarak “amin” diyebilecek liyakati gösterebilmektir.

Zayıf atın da kıblesi olmazmış. Şüheda fışkıracak kadar cennet olan bu vatan, biz Türklere güç veriyor. Canı, cananı, bütün varımızı vermeye hazırız. Vatanı asla.

*İsmet Özel’den mülhem.

 
İSMET ÖZEL
Durmuş Küçükşakalak bugünün birincisi sensin. Zayıf atın da kıblesi olmazmış. Bu sözü ilk senden duydum. Doğru dürüst anladığımı iddia etmiyorum; ama anlaşıldığı zaman çok kazanç getirecek bir söz gibi göründü bana. En azından kalınlaşmaya yararı dokunur. Biz Türkler şimdiye kadar vatan bağımızı izah ile vakit kaybetmedik, bundan sonra da kaybetmeyiz. Bizi bir toprak mistisizmi meşgul etmez. Biz vatansız yaşamayı namussuz yaşamayla bir tutarız. Senin de yazdığın gibi hicretten beri bu böyle. Türkiye toprakları İslâm’ın bir siyasi organizasyon ve bir askeri güç olarak ”tek” yaşayabildiği topraklar olmaklığı sebebiyle dua konusudur.
 
...
 

 

Bizim Anadilimiz Hatice Anamızın, Ayşe Anamızın, Fatıma Anamızın Dilidir

ANA DİLE EĞİLİM  "öğretmek için öğreniyoruz"
 

"Türkiyelilik" Tabirine Ne Denilmişti?

İsmet Özel: Türkiyelilik ve azınlık kelimelerinin sıkça geçtiği bütün bu tartışmalar, Avrupa Birliği'nin Türkiye'yi müzakereye müsait bir ülke olarak görmesini sağlamak üzere yapılıyor. Yoksa hiç kimsenin gerçek düşüncelerini, gerçek beklentilerini, gerçek yönelimlerini gündeme getirdiği falan yok. Buna resmî makamlar da dahil, laf üreten birtakım tipler de.

Türk yerine Türkiyeli denmesinin anlamı sizce nedir?

İsmet Özel: Türkiyelilik ve azınlık kelimelerinin sıkça geçtiği bütün bu tartışmalar, Avrupa Birliği'nin Türkiye'yi müzakereye müsait bir ülke olarak görmesini sağlamak üzere yapılıyor. Yoksa hiç kimsenin gerçek düşüncelerini, gerçek beklentilerini, gerçek yönelimlerini gündeme getirdiği falan yok. Buna resmî makamlar da dahil, laf üreten birtakım tipler de.

Türk yerine Türkiyeli üst kimliğinin seçilmesi zırvasının üzerinde durmak lâzım: Bir kere "Türkiyeli" tabiri çelişkilidir.

Neden?

Çünkü Türkiye diye bir yerin olabilmesi için Türk'e ihtiyaç var. Yaşadığım, egemen olduğum topraklara ben Türk'sem Türkiye denir. "Ben Türkiyeliyim, ama Türk değilim." Bunu ancak gayri-Müslimler söyleyebilir. Müslümanların "Türkiyeliyim" demeleri saçma. Bir Müslüman'ın "Türkiyeliyim" demesinin bu topraklarla kendisi arasına bir mesafe koymasından başka bir anlamı olamaz. Herkes "Türkiyeliyim" dediğinde Türkleri nereye koyacaksın? Yok eğer burada Türkler zaten marjinal bir unsur ise niye Türkiye lafını, Türkiyeli lafını kullanalım? "Türkiyeli" yerine pekala "Küçük Asyalı" da denilebilir. "Türkiyelilik", Türk'ü Türkiye'den kovmaya, silmeye yönelik bir anlayışın, söylemin önerisi.

"Ağzında Geveleme, Türk Müsün, Gâvur Musun Çabuk Söyle" başlıklı bir yazı yazmıştınız. Şimdi "Ben Türkiyeliyim" diyenler...

İsmet Özel: Ağzında gevelemiş oluyorlar. Başından beri yaptıkları gibi yani.

Bundan sonra ne yapılabilir?

İsmet Özel: Bundan sonra atılacak adım, birtakım insanların Türk olmadıklarını beyan etmek. Bunun yanı sıra, Müslümanlığını vazgeçilmez sayan her etnik grubun Türk olarak adlandırılması gerekir. Yani adam Kürt, Boşnak, Laz, Çerkez... olup da Müslümanlığını vazgeçilmez sayıyorsa, buna biz Türk diyeceğiz.

Ya Türk denilmesini istemezse?

İsmet Özel: Kendisi bilir. Biz ona Türk demeye hiç meraklı değiliz. Kendisine Türk denilmesini istemeyene Türk demeyeceğiz.

"Ben Türk oğlu Türk'üm" diye haykıranlar da var?

İsmet Özel: Onları da Türk olmaya çağırıyoruz. Hem İslam'a düşmanlık göster, hem Türk ol, bu imkânsız. Şimdiye kadar Türkçü hareket içinde olan insanlar, Müslüman tavırlarıyla Türklüklerini ispat etmek zorundadırlar.

Bu bir hata mıydı, tuzak mı?

İsmet Özel: Türkiye'de Türklüğü Türkiyelilikle örtmeye çalışanlar aslında faka basmış durumda. Çünkü, Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana "Türk'üm, doğruyum, çalışkanım" derken, bunlar İslam'dan kopuk bir Türklük önerdiler. İslam'dan kopuk bir Türklük, netice itibarıyla ırkçı bir Türklüktür. Başka türlü olmaz. "Türkler varmış, bir dönemde Müslüman olmuşlar, tekrar o Müslüman olmadan önceki Türklere dönüyoruz" demekti bu. Şimdi, krizde olan "Atatürk milliyetçiliği" denilen şeydir... Türkler Müslüman olmadıkları halde gene Türk olabiliyorlarsa, buyursunlar olsunlar.

Sizin telakkinize göre Türk, kâfire karşı duran kişi. Sizin Türk'ünüz Türkiye'de yaşıyor mu? Yaşamakta mı?

İsmet Özel: 1918 yılında, 1914 yılında başlayan savaş bitti... 1918'de siyasi ve askerî bir güç olarak İslam dünyadan silindi. İbrani-Hıristiyan medeniyet sildi. İstiklal Harbi, bu kararın geçersizliğini ilan eden bir savaştır. Yani, İslam siyasi ve askerî güç olarak ortadan kalkmamıştır. Bunu gösterdi İstiklal Harbi. Aksi takdirde bana İstiklal Marşı'nı nasıl açıklarsınız?

O halde, bir kişi, İstiklal Marşı'nı sansürlemeden okuduğu, benimsediği takdirde Türklüğüne bir kanıt mı getirmiş oluyor?

İsmet Özel: Bu doğal değil mi? Türkiye Cumhuriyeti'nde Türkiyelilikten söz edenler bana İstiklal Marşı'nın açıklasın! İstiklal Marşı niçin böyle? "O ezanlar ki şahadetleri dinin temeli / Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli" Bizim İstiklal Marşımız bu! Biz İstiklal Marşımızdan vaz mı geçeceğiz? İstiklal Harbi, İslam'ın dünyada söyleyecek sözünün tükenmediğini göstermek üzere yapılmıştır. Yoksa yapılmazdı. Ve İstiklal Marşı da bu marş olmazdı. Bu çok önemli bir şey... Cumhuriyetin ilanıyla beraber oynanan oyunları hakikat yerine koymayalım.

Hakikat sayılan oyunlar?..

İsmet Özel: 1921 anayasasında devletin dini İslam, 1924 anayasasında devletin dini İslam; siz bana nasıl olur da Türkiye Cumhuriyeti'nin başka bir şeyle alakalı olduğunu söylersiniz? Bu büyük yalanı niye kabullenelim? Birtakım insanlar "Biz milleti kandırdık" diyemiyorlarsa, biz onlara söyleyelim: "Siz milleti kandırdınız."

Bu durumda Türk olmak aynı zamanda kandırılmayı reddetmek anlamına geliyor, değil mi?

İsmet Özel: Tabii. Türk olmak bir tercihtir. Madem ki Lozan'da gayri-Müslimler azınlık statüsündedir, Lozan'da "gayri-Müslimler de Türk'tür" denilmiyor, geriye Türkler kalıyor, geriye Müslümanlar kalıyor. Yani "Türk = Müslüman" formülünü Lozan getirdi.

"Bu kadar net" mi diyorsunuz?

İsmet Özel: Daha da netleştireyim: 1918 İslam'ın sonu olarak görüldü, buna bir itiraz doğdu; birileri dedi ki "Hayır, İslam ölmedi." Fakat, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla, hayatta kalması aynı şartlara bağlı değil. Kurulmasını İslam'a, ayakta kalmasını İslam'dan kopmasına borçlu. Aslında hiç garip değil, çünkü İbrani – Hıristiyan medeniyet diyor ki "Tamam yok olmamayı sağladın, ama devam etmeyi ancak benim iznime bağlı olarak gerçekleştirebilirsin."

Dolayısıyla?

İsmet Özel: Cumhuriyet ilan edildikten sonra farklı bir yön tutturuluyor. 1928'de, Cumhuriyet'in ilanından 5 sene sonra, anayasadan devletin dininin İslam olduğu ibaresi çıkıyor. Aynı yıl harf inkılâbı yapılıyor. İslam anayasadan gidince, Latin harfleri de anayasaya geliyor. Bütün bunları konuşmakta zorlanıyoruz. Çünkü Cumhuriyet kurulduktan sonra hep günü kurtarmaktan başka bir işle uğraşmamış devlet yetkilileri. Taş üstüne taş koymak diye bir şey yok. Koymamakla ayakta kalabileceklerini düşünmüşler hep. Bu akıl almaz bir şey. Yani bu birikime sahip bir toplumun, 81 senede, harekete geçtiği yerden daha geride olasını izah etmek çok zor.

Siyasiler ve topluma söz söyleyenler dahil kimse Türk olmaya yanaşmadığı için mi bu hale gelindi?

İsmet Özel: Türkiye'nin çekilip çevrilmesi, Türkiye'de bir işin üstesinden gelinmesi söz konusu olduğu zaman, bunu yapacak olanın kim olduğunun tespit edilmesi lâzım. Kimlik meselesi budur. Yapılacak iş, Türkiye'nin hem kendisini daha iyi bir hayata kavuşturmak, hem de dünya milletleri arasında hesaba katılır bir yere sahip olmasını sağlamaktır. Kim yapacak bu işi? Böyle bir soru sorulmamış Türkiye'de. Onun için Türk'ün kim olduğu, kimin Türk olduğu konuları kaynayıp gitti.

Türk kaynayıp gittiği için Türkiye de somut, sağlam bir zemin, [sizin vurguladığınız kelimeyle söylersek] vatan olamadı... mı?

İsmet Özel: Bunu anlamak ve durumdan vazife çıkarabilmek, o vazifeyi ifa edebilmek için "Türkiye muvakkat bir devlet mi, yoksa muvazzaf bir devlet mi?" sorusunu cevaplamamız lâzım. Türkiye Cumhuriyeti 1923 yılında muvakkaten, o sırada dünya şartlarının gerektirdiği zorlamalar altında, ister istemez kabul edilmiş bir siyasi birim mi, yoksa Türkiye geleceği olan ve tarih içinde kendine bir iş yüklemiş, kendine bir pay biçmiş bir ülke mi? Mesele burada.

...

Bu mülâkat 12.11.2004 tarihinde Gerçek Hayat Dergisinde yayınlanmıştır.

Mülakâtın tamamını okumak için tıklayınız.

Kıskıvrak Huzur

Türkiye’de bombalar patlamıyor son yıllarda, şehirlerimizde sokak çatışmaları olmuyor. Doğu Anadolu’dan gelen ölüm haberleri dışında Türkiye’de siyasi hava sistemin istediği gibi kabadayılıktan uzak özelliğini koruyor.

Kur’an-ı Kerim’in Nazil Olmasının İnsanlık Bakımından Önemi Nedir?

Dünya tarihinde, insanlık tarihinde iki büyük kırılma var. Birisi Kur’an-ı Kerim’in nazil olması, diğeri bugün Türkiye toprakları dediğimiz yerin darü’l-İslâm hale gelmesi. Bunları bir anlamamız lâzım. Kur’an-ı Kerim’in nazil olmasının insanlık bakımından önemi nedir?

EBCED HEVVEZ HUTTİ KELEMEN

Hevvez, hutti, kelemen

Ben bu işe gelemen 

Bacaklarım gısacuk 

Falakaya giremen 

(Türk çocuklarının bir tekerlemesi)

İstiklâl Marşı “Kahraman Ordumuza” İthaf Edilmiştir

Türk milletinin başından neler geçti, başına neler geçti? Geçen yedi yüzyılın her elli yılı hususi bir dikkati hak ediyor. Asırlarca kasıtla bulandırılmış suyu durultan, durultmakla kalmayıp içilebilir hale getiren İstiklâl Marşı’dır.

BİZ NEDEN ORUÇ TUTUYORUZ?

"Bizi Türklükten nasıl uzak tuttuklarını anlamak için bizi İslam'dan nasıl uzak tuttuklarını anlayabilmemiz lazım. Bugün Ramazan ayındayız. Bize Ramazan ayı denince ne anlaşılması gerektiğini gayr-i Müslimler telkin etti.

Al Sancağın Sönmeyişini Tüten En Son Ocağın Varlığı Açıklar

İstiklâl Marşı’nda ne söylendiği gayet sarih ve kimin söylediği de belli: Sözü söyleyen Türk Milleti. İstiklâl Marşı bir milletten bahsederken sadece bu toprakların üzerinde yaşayan insanları değil, toprağın altındaki şühedayı ve melekleri de hesaba katıyor.