Kur’an-ı Kerim’in Nazil Olmasının İnsanlık Bakımından Önemi Nedir?

(...)

Dünya tarihinde, insanlık tarihinde iki büyük kırılma var. Birisi Kur’an-ı Kerim’in nazil olması, diğeri bugün Türkiye toprakları dediğimiz yerin darü’l-İslâm hale gelmesi. Bunları bir anlamamız lâzım. Kur’an-ı Kerim’in nazil olmasının insanlık bakımından önemi nedir? Neden bir kırılma olsun bu İşte “Allah dört kitap indirmiş sonuncusu da Kur’an” deyip anlıyormuş gibi yapabilirsiniz, öyle değil. Çünkü bizim dört kitap olarak kabul ettiğimiz şeyler ortada mı, değil mi onları bilmiyoruz. Yani Tevrat, Zebur, İncil hakikaten var mı yok mu bugün O hususen bir tetkik ve münakaşa konusu. 

Kur’an-ı Kerim’in nazil olmasının insanlık tarihi bakımından önemi ve kırılma noktası oluşunun sebebi bizim bilginin kaynağı olarak neyi tanımamız gerektiği sebebiyledir ya da yüzündendir. İslâm düşüncesinde “akıl mı, nakil mi esastır” şeklinde bir bölünme olduğunu biliyoruz. Yani insanlar dünya hakkında, dünya karşısında ne halde olduklarını, dünya hakkında bilgi edinmenin neye tekabül ettiğini Kur’an’ın nazil olması sebebiyle anladılar. Bu daha önce, Âdem Aleyhisselam’dan beri görülmemiş bir şeydi. Yani Allah daha önce Tevrat’ı Musa’ya (as), İncil’i İsa’ya (as), Zebur’u Davud’a (as) verdi. Ama insanlar bütün indirilen kitapların kendi menfaatlerine göre yeniden tanziminde muvaffakiyet elde ettiler. Kur’an’ın nazil olmasıyla beraber böyle bir şeyi yapamayacakları bir kaynak doğdu. Yani kıyamete kadar insanları doğru yolu bulmada mürâcaat edebilecekleri bir kaynak doğdu. Bu kaynak başından beri hakikat olarak bildiğimiz şeyin kavranılmasına yarayan bir şeydi. Yani Âdem’in (as) yaratılışından beri bilginin kaynağı olarak farkına varılmış olan hakikat, Kur’an-ı Kerim’in nazil olmasıyla beraber aynı zamanda senet haline geldi. Kur’an-ı Kerim’in nazil olması insanlara -diyelim ki- bir gelişme imkânı sağladı. Bu gelişme imkânı, sonunda dünya şartlarının insanları tatmin ettiği bir safhaya geldi. Yani insanlar Kur’an-ı Kerim’in nazil olmasıyla -diyelim ki- kazançlarını bir tatmin noktasına getirdiler. Dikkat edilmesi gereken şey şu ki, Türkiye toprakları -eğer tarih atlaslarına bakarsanız İslâm’ın en çok yayıldığı zamanlarda bile- Müslümanların hâkim oldukları topraklar değildir. Yani Türkler bu toprakları vatanları haline getirinceye kadar buralar gayr-i Müslimlerin hükümran oldukları alandı. Şimdi insanlık tarihinde iki kırılma olduğunu söyledim. Birincisi Kur’an-ı Kerim’in nazil olması diğeri Türkiye topraklarının darü’l-İslâm haline gelmesi ve Türklerin vatanı olması. Yani eğer Kur’an nazil olmasaydı insanlar bilginin kaynağı olarak Allah’ın indirdiğini değil, kendi reylerini esas alacaklardı. İnsanlık böyle bir çizgi takip ediyordu. Demek ki kırılma esas itibariyle naklin öğrenmede esas olduğunu anlamak hususundadır. Akıl değil nakil meselesi Kur’an’ın nazil olmasıyla elimize geçen bir imkândır. Türklerin yaşadığımız toprakları vatan haline getirmeleri de Allah’ın emrine itaat etmeyenlerin otorite tesisinde imkânlarını kaybedecekleri yolundadır. Yani Türkiye toprakları darü’l-İslâm oldu ve Türklerin vatanı oldu, bu, insanlık tarihinde Kur’an-ı Kerim’in nazil olmasından sonra ikinci kırılma. Neyi öğretiyor bize Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenlerin, hükmetme gücünü kaybettiklerini ve kaybetmeleri gerektiğini öğretiyor. Allah’tan bize gelen şeyden başkasını bilgi tanımamak ve Allah’ın emrini hiçe sayanların otorite tesis etmelerini imkânsız hale getirmek, bize yeryüzünde insan olarak bulunuşumuzun manasını öğretiyor. 

(...)

İsmet Özel, Küfrün İhsanı Olmaz

10 Mayıs 2013, Samsun- Çarşamba

Konuşmanın Tamamı:

http://www.istiklalmarsidernegi.org.tr/Yazi.aspx?YID=1223&KID=60&PGID=0

İstiklâl Marşı Kanundur

İstiklâl Marşı herhangi bir metin değildir. İstiklâl Marşı 12 Mart 1921 günü TBMM tarafından millî marş olarak kabul edilmiştir. Yani İstiklâl Marşı’nın kanunî bir dayanağı vardır.

İstiklâl Marşı’na İlk İtiraz

İstiklâl Marşı’nın kendisi Türk Milletinin eseridir ve İstiklâl Marşı Derneği de bu vakıanın kasten gözden kaçırılmasına bir tepkidir.

İstiklâl Marşı İle Asrın İdrâki

İstiklâl Marşı İle Asrın İdrakine Baktığımızda Gayet Net Bir Tablo Görürüz: 

1. Asrın idraki bize her şeyin imkânlar nispetinde mümkün olduğunu; önce imkânları ele geçirmek gerektiğini telkin ediyor.

Hangi Ümidin Taşındığı İstiklâl Marşı'ndan Öğrenilebilir

- Bir dernek kurmayı ne zaman düşündünüz? Süreci biraz anlatır mısınız?

- Bir sual işaretiyle dile getirdiğiniz bu ifade beni neye cevap vereceğim hususunda tereddüde düşürdü. Merakım şu: Bana iki soru mu sordunuz; yoksa ortada bir soru var da, siz sorunun iki safhada cevaplandırılmasına mı talipsiniz? Bir “lâhavle...” çekip cevap teminine gayret edeceğim; söylediklerimin sizin öğrenmek istediklerinizden hangisine uyduğuna karar vermek okuyana kalmış.

Hanyasız Konya’ya Konya Demeyenlerdeniz

Türk iseniz Hanya’yı hesaba katmadan Konya’ya sahip çıkamayacağınız kafanıza dank etmiştir. Sizin millî varlığınızın en önemli parçası Hanya’nın Konya’dan önce Darü’l İslâm’a duhul eylediği gerçeğidir.

Nazlı Hilal

Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl”, ne demek? Çehre neden çatık? Şeklen ve ruhen işgal altında bırakılmış bir İstanbul var.

"İstiklâl Marşı’nı Raftan İndireceğiz"

Sakarya Zaferimiz tesirsiz bırakılmak istendiği için Misak-ı Millî tahakkuk ettirilmemiş, İstiklâl Marşı rafa kaldırılmıştır.

"Şimdi, şu mayınların temizlenmesi meselesini düşünün: Güney sınırımızdan mayınlar temizlenecekmiş."

Ben 1944 doğumluyum ve 1950 yılında ilkokula başladım. Ben doğduğum sırada Amerikan askerleri Almanya’yı işgal etmek üzere Almanya sınırını geçmekteydiler.