Türkiye’de bizim meselemiz “biz” olup olmadığımız konusundaki sarahattir. “Biz” dediğimiz zaman birbirimizi kastediyor muyuz? Bundan daha önemli hiçbir şey yok. Eğer “biz” dediğimiz zaman birbirimizi kastedebiliyorsak bizden hiçbir şey koparamazlar. Ama böyle bir şey yoksa bugünkü derme-çatma yapı dağıldığı zaman ondan en küçük iz kalmaz. Onun için İstiklâl Marşı Derneği, Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünü savunmak üzere faaliyet göstermeyecek. İstiklâl Marşı Derneği her şey elden gittikten sonra dahi Türk kalan insanların derneği. Anlatabiliyor muyum? Türkiye nâmına hiçbir şey kalmasa bile İstiklâl Marşı Derneği kalmalı! Onun için böyle bir ideolojimiz olduğunu bilerek ne yapacaksak yapacağız. Bizim defterimizde “Yağmur yağdı böyle oldu” yazmıyor. Bizler “Battı balık yan gider”demiyoruz, demeyeceğiz. Bize “Bu saatten sonra ne yapacaksın? Ohoo, atı alan Üsküdar’ı geçmiş!” diyenlere kulak asmıyoruz, asmayacağız. Biz pes etmek diye bir şey bilmiyoruz; bildirmek isteyenlere de hadlerini biz bildireceğiz
"Türkiye hiçbir meselesini, trafik meselesi de dâhil olmak üzere, millî mutabakat temin etmeden çözemez.
Kim bugün Türkiye’nin mevcut sınırları aleyhine bir işin içindedir; o Allah’la savaşıyor demektir.
"Türkçe bir kavmin dili değildir. Türkçe bir itikad dilidir. O da İslâm'dır.
"Bugün gelinen noktada Türkiye'de yaşayan insanların önünde iki yol var: Ya dünyanın kazançlı çıkması için
"Bize dostluk gösterecek olan ancak kendine 'dost olarak Allah yeter' şiarını seçendir.
İstiklâl Marşı baştan sona 41 mısra boyunca bir şey söylüyor. Bunu acaba kime söylüyor?
"İstiklâl Marşı'nı kendine talimat kabul eden insanlar kâfirlerin Müslümanlar için hazırladıkları tuzaktan beri olurlar.