"Ülke ve insan arasındaki irtibat yerkürenin her parçasında değişiktir ve bu ilişkilerin hiçbiri diğerine benzemez. Bizim memleketimizin vaziyeti şöyle izah edilebilir: Türkiye olduğu için Türk vardır, Türk olduğu için Türkiye vardır. Bunlardan biri diğerinden ayrılacak olsa, artık varlık sahasında ne birine, ne de diğerine rast gelmek mümkün olabilir. Ayrılık vuku bulduktan sonra varlık sahasının mümkünatına; olsa olsa, Türk’e karşı Türkiye ve Türkiye’ye karşı Türk ‘olgusu’ cevap verecektir."
Biz Türkler bir Sivas Kongresi toplamamış olsaydık, bir İstiklâl Harbi vermemiş olsaydık şimdi İslâm’ın arz üzerinde ancak müzelik bir kıymetinden bahis açılabilecekti.
Türk Milleti, Lâle devrinden itibaren yüzünü batıya çevirdi.” İyi, güzel… Bunu kabul edelim. Peki, bu millet yüzünü batıya çevirmeden önce yüzü nereye bakıyordu?
Türkiye’de yaşayan insanlar Türk topraklarının akıbeti konusunda Türkiye dışında alınmış kararlara katılarak sadece kötü olabilirler.
Kapitalizmin bir hasmı varsa bunun adı “Türk düzeni” olarak konabilir; sosyalizm veya komünizm olarak değil.
"İstiklâl Harbi öncesinde yağmalanması başarılamayan Türk toprakları, bugün bu tehlikeye maruz bırakılmış haldedir. Bunun da en parlak sloganı...
Bu ülkede yaşayan insanların birbirlerine ait olduklarını kabul etmeleri lazım.