Anayasa’dan İstiklâl Marşı Çıkmaz” dediğimiz zaman İstiklâl Marşı metniyle beraber bize gösterilen hedeften vazgeçmediğimizi ilân etmiş oluyoruz. “İstiklâl Marşı’nın Anayasa’dan çıkmasında bir mahzur yok.” diyen herkes Türkiye’nin bir birim olarak, bir ülke olarak varlığından vazgeçmiş demektir. İstiklâl Marşı’nın gösterdiği hedefleri hedef saymamak Türkiye'yi bir ülke olarak kabul etmemek demektir.
Bizim hem İstiklâl Marşı Derneği olarak, hem de Türk olarak insanlara göstermemiz gereken şey kulluktan yüksek bir mertebenin olmadığıdır.
"Dünyada İslâm'ın bir istiklâl iddiasında bulunduğu yegâne ülke Türkiye'dir. Hiçbir ülkede İslâm'ın istiklâli uğruna idareye hâkim olmuş bir zümrenin mevcudiyeti bahis konusu değildir.
Türkiye’nin yaşama şartları bakımından özenilir bir yer haline gelmesi Mekke ve Medine’nin İslâm kültürüne geri dönmesinin başlangıcı olacaktı.
Türkçede göğüs dediğimiz şeyin bir adı da “iman tahtası”dır. Biz Türkler bir şeye göğüs gerdiğimiz zaman zulmün, cehaletin, küfrün rağmına bir duruşu seçmiş oluruz.
"1945 yılında Almanlar savaşı kaybettikleri zaman, Ernst Jünger’in tespit ettiği üzere
"Aslına bakarsanız, çok uğraşıp, zora girip didinerek yüksek bir şahsiyeti temsil etme menziline ulaşıldığı söylentisi doğru değildir.
Millî pazar, belli bir coğrafî alanda insanların hayatlarını birbirlerine bağlı devam ettirmeleridir.
"'Eğer bizi Avrupa Birliği'ne almazlarsa Kopenhag Kriterleri'ni Ankara Kriterleri yapar, yolumuza devam ederiz' demek, 'biz gâvurlaşmaktan asla caymayacağız...