Bizim hem İstiklâl Marşı Derneği olarak, hem de Türk olarak insanlara göstermemiz gereken şey kulluktan yüksek bir mertebenin olmadığıdır. Göstereceğimiz şey bundan ibarettir. Ama bu da, öyle, ısmarlama olacak bir şey değil. Bunun reçetesi falan filan yok. Gerçekten insanlar Allah'ın kulu olmayı bir kere yakaladılarsa o kendini pırıl pırıl gösterir. Onun için özel bir ikna metodu gerekli değildir. Ve bu, böyle bir mertebedir ki kimse senin elinden alamaz.
"Nasıl Türk toprakları İstiklâl Harbi ile kâfirlerden kaçırılmış topraklar ise, İstiklâl Marşı da kâfirlerden kaçırılmış bir metindir
Türkçede göğüs dediğimiz şeyin bir adı da “iman tahtası”dır. Biz Türkler bir şeye göğüs gerdiğimiz zaman zulmün, cehaletin, küfrün rağmına bir duruşu seçmiş oluruz.
Türkiye’de yaşayan insanları tehdit etmek, şantaj uygulamak dünden daha kolay.
Birileri kendilerini bir şekilde göstermeye çalışabilir ama siz hangi tabiattaysanız...
İstiklâl Marşı Ankara’da yazıldı; ama ilk defa Kastamonu’da Nasrullah Camii’nde okundu.
"Din gününü, hesap gününü hesaba katmadan da Müslümanlıkla iştigalimiz bahse konu edilebilir.
"Türkiye'nin geleceğine dair tavrımız doğrudan itikadi tercihimizle alakalıdır.
İstiklâl Marşı en son ocağın sönmeden Türk Milleti'nin pilinin bitmeyeceğini söylüyor.