Türk toprakları nasıl bir zamanlar kapitalist hegemonyanın durduğu yer idiyse hâlâ Türk toprakları kendi karakterine sahip çıktığı takdirde Dünya Sistemi dediğimiz hem hegemonik hem de müstebid işleyişin geçersiz olduğu yer olacaktır. Bu olacak mıdır? Bunu tamamen böyle bir şeyi isteyen insanlar gerçekleştirebilir. Türkiye’de böyle bir şeyin istenildiğine dair hiç işaret yok. Ama biz eğer yazımızı geri alabilirsek bu her şeyimizi geri aldığımızın da ispatı olacak.
Biz diyoruz ki Tanzimat sonrasında Türk Milleti’nin varlığına yönelmiş tehditler başlangıçta lisana dair tehditlerdir.
"Türkiye'de İstiklâl Harbi'nin intikamını almak isteyenler ve İstiklâl Harbi'nin kaymağını yiyenler;
"Müslümanlar asla şirke rıza göstermeme hususundaki hassasiyetleri dolayısıyla diğer dini geleneklerden ayrılırlar.
Birileri kendilerini bir şekilde göstermeye çalışabilir ama siz hangi tabiattaysanız...
Bizim kendimize mahsus bir hayatımız olması ve dünyada yaşanacak yer olarak Türkiye'nin işaret edilmesine sebep olacak bir donanıma sahip olmamız bizim şuurlu bir şekilde iktisadî bir düzenlemeye başvurmamızla mümkün olacak.
İstiklâl Marşı bir hadis-i şerifle başlar: “Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak.”
"Sâlih olmakla güzel olmak aynı şeydir; bizim, estetikten başka bir derdimiz yok.