" 'Türkiye niçin vatan' sorusu, 'Türkiye kimin vatanı' sorusundan ayrı olarak cevaplandırılamaz. XIII. asırda Müslümanlaşarak vatanlaşan bu topraklar, İstiklâl Harbi'yle yine Müslümanlara bir hayat sahası temin etmesi sebebiyle vatan kaldı. Sakarya Meydan Muharebesi'nde bize saldıran Yunan güçlerinin önemli kısmını Türkiye topraklarında yaşayan gayri müslimler teşkil ediyordu. Bugün bundan bahseden olmadığı halde, gayri müslim ağzıyla, sürekli onların bu topraklardaki haklarından bahsedilmektedir."
Türklerin din gününde yüzüne bakılmayanlardan olmamaları onların yüzüne hilâlin gülmesi şartına bağlanmıştır.
Biz Türkler bir Sivas Kongresi toplamamış olsaydık, bir İstiklâl Harbi vermemiş olsaydık şimdi İslâm’ın arz üzerinde ancak müzelik bir kıymetinden bahis açılabilecekti.
"Bugün geldiğimiz noktada, İstiklâl Harbi'nin mağlupları, İstiklâl Harbi'nin kazanılmış
Avrupa toplumları yöneten yönetilen arasındaki sözleşmeye dayalı olarak işlerken Türk dünyasındaki işleyiş yönetici mevkiinde olanların yönettiklerini himayeyle mecbur olmaları şeklinde işler.
Türkiye’de yaşayan insanları tehdit etmek, şantaj uygulamak dünden daha kolay.
İnsanlar kâfirler eliyle, kâfirler diliyle öyle bir yola sokuldular ki her parçanın diğeri aleyhine işlediği bir terkip esas alındı.
Kendi kurtuluşunu Türkiye dışında arayan bir insanın Türkiye’nin istiklâliyle ilgilendiğini söylemek çocukça bir şeydir.
“İstiklâl Marşı’nın Anayasa’dan çıkmasında bir mahzur yok.” diyen herkes Türkiye’nin bir birim olarak, bir ülke olarak varlığından vazgeçmiş demektir.