Türkçe bir İslâm dilidir. Yani güzel bir Türkçe ile dediğimiz zaman ihlâsla, sadakatle, vakar ile demiş oluruz. Türkçede göğüs dediğimiz şeyin bir adı da “iman tahtası”dır. Biz Türkler bir şeye göğüs gerdiğimiz zaman zulmün, cehaletin, küfrün rağmına bir duruşu seçmiş oluruz. Göğsümüzün berisi dâr-ül-İslâm, ötesi dâr-ül-harb sayılır.
İstiklâl Marşı, Türk milletinin tarih sahnesindeki mevcudiyeti hususunda ısrar edişinin belgesidir.
Kapitalizmin bir hasmı varsa bunun adı “Türk düzeni” olarak konabilir; sosyalizm veya komünizm olarak değil.
İnsanlar kâfirler eliyle, kâfirler diliyle öyle bir yola sokuldular ki her parçanın diğeri aleyhine işlediği bir terkip esas alındı.
"Müslümanlar asla şirke rıza göstermeme hususundaki hassasiyetleri dolayısıyla diğer dini geleneklerden ayrılırlar.
biz eğer yazımızı geri alabilirsek bu her şeyimizi geri aldığımızın da ispatı olacak.
İstiklâl Marşı bir hadis-i şerifle başlar: “Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak.”