İstiklal Marşı Derneği’nin yıllardan beri Türkiye’de anlatmaya çalıştığı şeyi hülasa eden bir ifade: ‘Türk Türk’e boyun eğmez. Eğik boyunla Türk olunmaz.’ Yani çünkü Türklük bir tarihi roldür, Türklük bir milletin, bir kavmin, bir ırkın, bir kültürün hatta adı değildir. Ancak o rol, o tarihi rol ortaya çıktığı zaman, o şahsiyet, o karakter kendini belli ettiği, etkisini uyandırdığı zaman tanınana bilen bir şey olması sebebiyle Türklüğün, Türklerin birbirlerini aldatarak, birbirlerini bir şeye zorlayarak Türklüklerini ileri götürmeleri mümkün değil.
Ama bu İstiklâl Harbi’dir kurtuluş savaşı değildir. Bağımsızlık savaşı da değildir. Çünkü burası Yunanistan, Ermenistan, Gürcistan, Kürdistan, Irak, Suriye değil. Türkiye!
İstiklâl Marşı, Türkiye’de istiklâl elde edildikten sonra bu başarının kaymağını yiyenlerin beğenmediği bir metindir.
"İstiklâl Harbi, ‘bize Tanzimat’ta yutturulan, gayri müslimlerle eşit olma dolmasını kusuyoruz,
"Dünya mı, Türkiye mi, hangisini feda edeceğiz? Türkiye'ye karşı dünyayı tercih etmek itikadi olarak
Kaç yüz yıl oldu ki, “Türk olsaydı Türkiye’ye bunu yapar mıydı?” sorusunu sorduran idarecilerimize alkış tutarak yaşıyoruz.
"Bizim 'hak' konusunda kâfirlerin asla sarsamayacağı bir fikrimiz olmalı. 'Hak' hiçbir zaman dünyevî teçhizat değildir.