İstiklal Marşı Derneği’nin yıllardan beri Türkiye’de anlatmaya çalıştığı şeyi hülasa eden bir ifade: ‘Türk Türk’e boyun eğmez. Eğik boyunla Türk olunmaz.’ Yani çünkü Türklük bir tarihi roldür, Türklük bir milletin, bir kavmin, bir ırkın, bir kültürün hatta adı değildir. Ancak o rol, o tarihi rol ortaya çıktığı zaman, o şahsiyet, o karakter kendini belli ettiği, etkisini uyandırdığı zaman tanınana bilen bir şey olması sebebiyle Türklüğün, Türklerin birbirlerini aldatarak, birbirlerini bir şeye zorlayarak Türklüklerini ileri götürmeleri mümkün değil.
Türklerin din gününde yüzüne bakılmayanlardan olmamaları onların yüzüne hilâlin gülmesi şartına bağlanmıştır.
"İstiklâl Harbi, ‘bize Tanzimat’ta yutturulan, gayri müslimlerle eşit olma dolmasını kusuyoruz,
"Bize dostluk gösterecek olan ancak kendine 'dost olarak Allah yeter' şiarını seçendir.
İstiklâl Marşı’nın yer almadığı anayasa her halükârda 17. asırda doğmuş olan ya da en büyük şahlanışını gerçekleştirmiş olan Avrupa Medeniyeti’nin kıytırık bir ilâvesi olmayı kendisi için iyi sayacaktır.
İstiklâl Marşı, milli marş olarak kabul edildikten kısa bir zaman sonra, Sakarya Meydan Muharebesinin Türklerin zaferiyle sonuçlanmasının hemen ardından, rafa kaldırıldı.
"Bizim vatanımız kâfirle çatışmanın ve ona galebe çalmanın temin ettiği bir yaşama alanıdır.
"Türkiye'de birileri, Türkiye'nin kendi gücünü kullanarak ayakta kalmasına ve kendi yolunda yürümesine yol açacak