Türk dünyasının sosyal, siyasi, iktisadi yapısıyla Avrupa toplumlarının sosyal, siyasi, ekonomik yapısı arasında temel bir fark var. Avrupa toplumları feodal özellikleri sebebiyle ‘boyun eğen’ ve ‘boyun eğdiren’ münasebetleri ile vücut bulmuş toplumlardır. Hangisi olursa olsun, hangi Avrupa kavmi ya da Avrupa işleyişi olursa olsun ama Türk dünyasında bu merkezi otoritenin atomize fertleri yani o merkezi otoritenin gücünü, iktidarını kabul eden insanların dağınık ferdi varlığını himaye etme esası üzerine kurulmuştur. Yani Avrupa toplumları yöneten yönetilen arasındaki sözleşmeye dayalı olarak işlerken Türk dünyasındaki işleyiş yönetici mevkiinde olanların yönettiklerini himayeyle mecbur olmaları şeklinde işler. Merkezi otorite Türk dünyasında mahalli zorbalara karşı güçsüzlerin sığınağı olarak yaşar.
"Bu topraklar binlerce yıl boyunca yani antikiteden, belki arkaik zamanlardan beri birilerinin işgal alanı, birilerinin vilayetleri oldu
"Türkiye'de, İstiklâl Harbi’ni kaybedenler bir an pes etmedi, İstiklâl Harbi’ni kazananlar bir an söz sahibi olmadı."
"Türkiye'de 80 sene sonra tekrar bu toprakları gasp etmek isteyenlerin önündeki yegâne engel İstiklâl Marşı Derneği'dir. Diğer engellerin tamamı tasfiye edildi. İstiklâl Marşı Derneği son ocaktır."
"Bugün yaşadığımız modern veya post modern hayatı başlatan şey Türklerin tarih sahnesine çıkmış olmasıdır.
"Bizim nerede olduğumuz ne için olduğumuzla birebir irtibatlıdır. Dünyada iken aşağıda bir yerdeyiz.
"Bize dostluk gösterecek olan ancak kendine 'dost olarak Allah yeter' şiarını seçendir.
Kapitalizmin bir hasmı varsa bunun adı “Türk düzeni” olarak konabilir; sosyalizm veya komünizm olarak değil.
Türklerin din gününde yüzüne bakılmayanlardan olmamaları onların yüzüne hilâlin gülmesi şartına bağlanmıştır.