Biz Mekke ve Medine’yi vatan tutmaktan aciz kalmış insanların, “Madem bunu yapamadık, hiç olmazsa canımızı kurtaralım.” endişesi ile vatanlaştırdığı bir alanı kendi alanımız kabul ettirdik. Onun için hemen Cumhuriyetin ilânı ile beraber Teşkilât-ı Esasiye Kanunu’nda, “Türkiye devletinin dini din-i İslâm’dır” hükmü yer aldı. Eğer bu işler böyle olmasaydı, bu ifade böyle zikredilmezdi. Netice itibari ile bizim bir vatanımız var, “Bu vatan bizim” diyebilmek için.
"Türkiye'de, İstiklâl Harbi’ni kaybedenler bir an pes etmedi, İstiklâl Harbi’ni kazananlar bir an söz sahibi olmadı."
"Türkiye'nin varlığı, dünyada İslâmiyet'in hâla bir siyasî organizasyon ve bir askeri güç olarak mevcut olduğunun gösterilişidir.
1921 yılında olduğu gibi Türklerin tarih sahnesinden silinme tehlikesi bugün de var.
"Türkiye Cumhuriyeti'nin ilan edildiği topraklar bütün yerküre üzerinde Müslüman iradenin
Biz duamızı “şerrin mâniayla karşılaşması, hayrın önünün açılması” yolunda yapacak keyfiyeti tutturabilirsek ondan sonrasını zaten melekler yapar.
İstiklâl Marşı bir hadis-i şerifle başlar: “Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak.”