Türkler haçlı seferlerinin başarısızlığa uğraması sonunda Avrupalıların bütün hükümranlık iddialarını iflas ettirerek Avrupa’da mukim insanların yaşadıkları topraklara hapsedilmesini sağlayan bir düzen kurdular. Türkler hiçbir devletle savaşmadılar. Türkler Hıristiyanlıkla savaştılar. Batıya doğru ilerlerken karşılarındaki orduların hiçbiri hiçbir devlete bağlı bir ordu değildi. Hepsi Haçlı ordusuydu. Yani biz Niğibolu’yu da Mohaç’ı da Haçlı ordusunu mağlup ederek kazandık. Gerçi Mohaç’ta Macarlar ağırlıklıydı ama gene o bir Haçlı ordusuydu. Yani Türklerin dünya tarihinde kendilerine bir yer edinmeleri gayri Müslim güçleri etkisiz bırakmaları suretiyledir. Başka hiçbir suretle olmamıştır.
Bu ülkede yaşayan insanların birbirlerine ait olduklarını kabul etmeleri lazım.
Bizim topraklarımız Avrupa’da kapitalizmin, yani feodalizmin bağrında yetişen kapitalizmin doğmasına vesile olan topraklardır.
Kapitalizmin bir hasmı varsa bunun adı “Türk düzeni” olarak konabilir; sosyalizm veya komünizm olarak değil.
"İstiklâl Harbi, ‘bize Tanzimat’ta yutturulan, gayri müslimlerle eşit olma dolmasını kusuyoruz,
"1945 yılında Almanlar savaşı kaybettikleri zaman, Ernst Jünger’in tespit ettiği üzere
Kim bugün Türkiye’nin mevcut sınırları aleyhine bir işin içindedir; o Allah’la savaşıyor demektir.
Şu anda da eğer insanlar Müslümanlığını, "yerine başka bir şey konamaz bir değer" ...