"Osmanlılar ne Almanya ne de Fransa ile savaştılar; Haçlı ordularıyla savaştılar. Hem Niğbolu’da hem de Haçova’da karşılarında Haçlı orduları bulunuyordu. Yani Türklerin mağlup ettikleri orduların hepsi Haçlı ordularıydı. Ama her halükarda Avrupa’da yaşayan Hıristiyanlar Türk’ün muvaffakiyeti yüzünden yaşama şartları zor, toprağı nispeten verimsiz Avrupa’ya hapsolmak mecburiyetinde kaldı. Sırf bu sebepten modern dünya tarihi Türkleri merkeze almadan yazılamaz. Türk’ün merkezdeki yeri inkâr edilerek yazılmış dünya tarihlerinin hepsi aklı evvel birilerini kandırmak, bütün insanları aldatmak üzere yazılmış sahtekârlık belgeleridir."
"1945 yılında Almanlar savaşı kaybettikleri zaman, Ernst Jünger’in tespit ettiği üzere
"Türkiye'nin varlığı, dünyada İslâmiyet'in hâla bir siyasî organizasyon ve bir askeri güç olarak mevcut olduğunun gösterilişidir.
İşler Türklerin Türkleri itaat ettirmesiyle yürümez. Ve zaten bu bir karakter olduğu için, bu bir tarihi rol olduğu için ‘eğik boyun’la bu rolün ortaya çıkmasına imkân yoktur.
Biz diyoruz ki Tanzimat sonrasında Türk Milleti’nin varlığına yönelmiş tehditler başlangıçta lisana dair tehditlerdir.
Türkçede göğüs dediğimiz şeyin bir adı da “iman tahtası”dır. Biz Türkler bir şeye göğüs gerdiğimiz zaman zulmün, cehaletin, küfrün rağmına bir duruşu seçmiş oluruz.