"Osmanlılar ne Almanya ne de Fransa ile savaştılar; Haçlı ordularıyla savaştılar. Hem Niğbolu’da hem de Haçova’da karşılarında Haçlı orduları bulunuyordu. Yani Türklerin mağlup ettikleri orduların hepsi Haçlı ordularıydı. Ama her halükarda Avrupa’da yaşayan Hıristiyanlar Türk’ün muvaffakiyeti yüzünden yaşama şartları zor, toprağı nispeten verimsiz Avrupa’ya hapsolmak mecburiyetinde kaldı. Sırf bu sebepten modern dünya tarihi Türkleri merkeze almadan yazılamaz. Türk’ün merkezdeki yeri inkâr edilerek yazılmış dünya tarihlerinin hepsi aklı evvel birilerini kandırmak, bütün insanları aldatmak üzere yazılmış sahtekârlık belgeleridir."
Avrupa toplumları yöneten yönetilen arasındaki sözleşmeye dayalı olarak işlerken Türk dünyasındaki işleyiş yönetici mevkiinde olanların yönettiklerini himayeyle mecbur olmaları şeklinde işler.
Bir ülke -hangi ülke olursa olsun- karşılaştıkları zorlukları aşabilmek için, o zorluklarla başedebilmek için dünyada yürürlükte olan usullerden birini seçmek zorunda değildir. O usullerin üstüne çıkmış bir usul bulmak zorundadır.
"Biz İstiklâl Marşı Derneği'ni Türkiye'nin varlığının tehlikede olduğu görüşüne sahip olduğumuz için kurduk. Türkiye'nin durumu pek o kadar da kötü değil diyen...
İşler Türklerin Türkleri itaat ettirmesiyle yürümez. Ve zaten bu bir karakter olduğu için, bu bir tarihi rol olduğu için ‘eğik boyun’la bu rolün ortaya çıkmasına imkân yoktur.
"Aslına bakarsanız, çok uğraşıp, zora girip didinerek yüksek bir şahsiyeti temsil etme menziline ulaşıldığı söylentisi doğru değildir.
"Takip edilmesi gereken çizgi, dünyada, dünya hayatının üstünlüğünü tebarüz ettiren şeyin