"İhtiyacımız olan milliyetçi bir ekonomi değil; millî pazardır. Cumhuriyet imkânını milli pazarımızı teşkile tahsis edebilirdik; fakat tam aksine, istisnasız bütün cumhuriyet idareleri bunun yapılmaması için teşkil edilmiştir. Böylece Türkiye toprakları içinde, Türkiye'nin hayatiyetini sağlayan ve Türkiye'nin hayatiyetini canlı, parlak, yüksek kılan bir milli pazar teşkil edilmesine mani olunmuştur."
İstiklâl Marşı en son ocağın sönmeden Türk Milleti'nin pilinin bitmeyeceğini söylüyor.
"Hayatımızın tanzim edilmesine itiraz etmediğimiz sürece asıl nizam vericinin Allah olduğunu unutmuş oluruz."
İstiklâl Marşı'ndan öğreniyoruz ki Türk Milleti'ne Allah'ın va'dettiği günler var.
"Bugün gelinen noktada anlaşılmıştır ki, Türkiye'de İslâmcılık doğrudan doğruya Amerika'nın başlattığı ve
biz eğer yazımızı geri alabilirsek bu her şeyimizi geri aldığımızın da ispatı olacak.
Türk Milleti, Lâle devrinden itibaren yüzünü batıya çevirdi.” İyi, güzel… Bunu kabul edelim. Peki, bu millet yüzünü batıya çevirmeden önce yüzü nereye bakıyordu?