"İhtiyacımız olan milliyetçi bir ekonomi değil; millî pazardır. Cumhuriyet imkânını milli pazarımızı teşkile tahsis edebilirdik; fakat tam aksine, istisnasız bütün cumhuriyet idareleri bunun yapılmaması için teşkil edilmiştir. Böylece Türkiye toprakları içinde, Türkiye'nin hayatiyetini sağlayan ve Türkiye'nin hayatiyetini canlı, parlak, yüksek kılan bir milli pazar teşkil edilmesine mani olunmuştur."
Kim bugün Türkiye’nin mevcut sınırları aleyhine bir işin içindedir; o Allah’la savaşıyor demektir.
"Her şeyin nasıl bir yeri olduğunu anlamamız lazım. İslâm, başından beri bu topraklarda bir itikadî
Türklerin din gününde yüzüne bakılmayanlardan olmamaları onların yüzüne hilâlin gülmesi şartına bağlanmıştır.
"Nasıl Allah Rasûlü Muhammed (sav) son peygamber ise, Türkler de insanlığın son milletidir;
Eğer bir Türk kızı, bir Türk kadını, bir Türk anası yoksa Türk milleti hiç yoktur.
“İstiklâl Marşı’nın Anayasa’dan çıkmasında bir mahzur yok.” diyen herkes Türkiye’nin bir birim olarak, bir ülke olarak varlığından vazgeçmiş demektir.
Yani insanlar yaptıkları her şeyde “bu Türkiye için” diyebiliyorlarsa, Türkiye’nin dünyada herkesin “vay canına” diyebileceği bir ülke olmasına mani olacak hiçbir şey yok.