"Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda... Dünyada cennet, kâfirlerin tasarladıkları gibi refah ve iktidar cenneti değildir. Dünyadaki cennet, insanın, cenneti özleyecek seviyeyi tutturmakla kazandığı cennettir. Cennete ancak, cenneti özleyecek kadar yükselebildiysen girebilirsin."
"Şerefimizi birilerine satmak üzere 'iman sahibi' olmayı gözeten insanlardan ayrıldığımız için
Türk Milleti, Lâle devrinden itibaren yüzünü batıya çevirdi.” İyi, güzel… Bunu kabul edelim. Peki, bu millet yüzünü batıya çevirmeden önce yüzü nereye bakıyordu?
Türkiye’nin yaşama şartları bakımından özenilir bir yer haline gelmesi Mekke ve Medine’nin İslâm kültürüne geri dönmesinin başlangıcı olacaktı.
1921 yılında olduğu gibi Türklerin tarih sahnesinden silinme tehlikesi bugün de var.
"Bizim burada, itikadî bakımdan başkalarının bir şekilde imreneceği insanlar olmamız zarureti var.
İşler Türklerin Türkleri itaat ettirmesiyle yürümez. Ve zaten bu bir karakter olduğu için, bu bir tarihi rol olduğu için ‘eğik boyun’la bu rolün ortaya çıkmasına imkân yoktur.
"Sâlih olmakla güzel olmak aynı şeydir; bizim, estetikten başka bir derdimiz yok.