"Sâlih olmakla güzel olmak aynı şeydir; bizim, estetikten başka bir derdimiz yok. Biz sadece güzel görünmek, ama göründüğümüzün hakkını vermek istiyoruz. Biz kendimizin fark edilmesini ancak çirkinliği düşman saydığımız, gâvur saydığımız ölçüde sağlayabiliriz. Çirkinler bizim karşımızda olacak ve biz çirkinlerin çirkinliğini gösterdiğimiz kadar birilerinin gözüne olduğumuz şekilde görüneceğiz."
İstiklâl Marşı, İstiklâl Harbi’nden önce ve onun kazanılması için yazıldı; buna bir katkı ya da destek olmak üzere yazıldı. Yoksa işler bittikten sonra hikâye olsun diye değil.
İstiklâl Marşı, Türk milletinin tarih sahnesindeki mevcudiyeti hususunda ısrar edişinin belgesidir.
“İstiklâl Marşı’nın Anayasa’dan çıkmasında bir mahzur yok.” diyen herkes Türkiye’nin bir birim olarak, bir ülke olarak varlığından vazgeçmiş demektir.
Türkiye’de yaşayan insanlar Türk topraklarının akıbeti konusunda Türkiye dışında alınmış kararlara katılarak sadece kötü olabilirler.
"Ömrünü Türkiye'de tüketen insanlara vebayla kolera arasında tercih şartı getirdiler.
İstiklâl Marşı, Türkiye’de istiklâl elde edildikten sonra bu başarının kaymağını yiyenlerin beğenmediği bir metindir.
Yani insanlar yaptıkları her şeyde “bu Türkiye için” diyebiliyorlarsa, Türkiye’nin dünyada herkesin “vay canına” diyebileceği bir ülke olmasına mani olacak hiçbir şey yok.