TARİH TAKVİMLE TARİH OLUR

تاریخ تقویملە تاریخ اولور

TARİH TAKVİMLE TARİH OLUR

 

Allah insanı ahsen-i takvim üzre yaratmıştır. Hatemül enbiya olan Rasulü Ekremle dinini ikmal etmiş, üzerimize olan  nimetini tamamlamış ve ahsen-i takvim üzre yarattığı insan için din olarak İslam’ı seçmiştir. Müslüman olarak itibar ettiğimiz takvim ve harfler ikmal edilmiş dînin, tamamlanmış nimetin dışında düşünülemez. Tarih takvimle tarih olur. Sadece biz Müslümanların tarihi değil; modern manada tüm insanlık tarihi Hicret’le başlamıştır. Tarih evvel emirde zamanın hangi esasa göre tayin edildiğine dair bilginin adıdır. Öncelikle vakti geleni ve vakti geçeni bize haber verir. Tarih içinde takvimi işleyenler bir kıvama erer. Bugün Hicri takvim isimlendirmesi ile bildiğimiz kamerî takvim Allah katındaki takvimdir. Yerler ve gökler bu takvime göre yaratılmıştır. Dünyada olup biten bütün hadiseler bu takvime göre cereyan eder. Melekler bu takvime göre işlerini yapar ve bir gün kıyamet  de bu takvime göre kopacaktır. 990 (1582)’da yani “Türkler mağlup edilebilir.” fikrinden sonra takvimleri işlemeye başlayan batılıların, yenilse de kendi çağında yaşayan Türklere vurdukları ilk darbe -Papa 13. Gregor’un takvimine göre- 13 Mart’ta  1840 (9 Muharrem 1256) Tanzimat’ın ilk meyvesi olarak yutturulan Rumi takvim oldu. Rumi takvim hilesine başvurarak durumu idare etmeye çalıştığımızdan beri kendi çağımızda yaşamıyoruz, gerçek zamana ayak uyduramıyoruz. 10 Cemaziyelahir 1344’e (26 Aralık 1925) kadar Hicri takvim ve saatimizi yedeğimizde saklayarak geldik. Önce takvimimiz ve saatimiz elimizden alınarak vakitsiz, sonra 18 Cemaziyelevvel 1347’de (1 Kasım 1928) harflerimiz hayatımızdan çekilerek dilsiz bırakıldık .

Bu sâiklerle hem gerçek zamanın neresinde olduğumuzu hem de yazımızın aslına olan vukûfiyeti te’min etmek amacıyla 1433 senesinden beri İstiklâl Takvimi’ni hazırlıyoruz. Her sene yenilenerek sahici bir maarif takvimi olmasını, kaybettiklerimizi hatırlatmasını, onları elde etmenin yollarını açmaya vesile olmasını ümîd ediyoruz. Türk yazısının öğrenilebilmesi için her güne ait sayfanın bir ders olarak tertip edildiği takvimimizde her sene farklı bir konu etrafında seçilmiş okuma metinleri de yer alıyor. İstiklâl Takvimi’nde ezan vakitleri de ezanî saate göre verilmiştir.

BİZ TÜRKLER TARİH DEDİĞİMİZ ZAMAN

Biz Türkler tarih dediğimiz zaman vukuatın sırasını, tertibini anlarız. Edep erkân bilmek Türklüğün şanındandır.

AY GÖRDÜM ALLAH AMENTÜ BİLLAH

İslam mahallî yaşanır. Oruca başlamak veya bayram etmek için bulunduğumuz yerde hilali görmek gerekir. Pakistan’da görülen hilal İstanbul’daki Müslümanlara bayramı getirmez, bayram olması için hilalin İstanbul’da görülmüş olması esastır.

RUMİ TAKVİM, TAKVİM-İ GARBİ, EFRENCİ TAKVİM

Bugünün tarihini biliyor musunuz? Hangi senedeyiz? Hangi aydayız? Bu suali, Hicrî takvime göre mi Rumi takvime göre mi Efrenci takvime göre mi cevaplayacağız? Vereceğimiz cevap kim olduğumuzu belli edecek.

SAAT ON İKİ

Müslümanların zamanını beş vakit okunan ezan belirler. Gün batınca akşam ezanı okunur. Ezanı duyan Müslümanlar saatlerini onikiye ayarlarlar. Çünkü her akşam ezanında saat on ikidir.

JÜLYEN TAKVİMİ

Jülyen takvimin nasıl bir şey olduğunu anlamak için ay isimlerine ve gün sayılarının keyfîliğine bakmak kifayet eder. Zira takvimi hazırlatan Jül Sezar doğduğu ayın ismini değiştirip kendi ismini o aya vermiştir.

DÜŞMANIN ZAMANIYLA GERDEĞE GİRMEK

Biz Müslümanlar; insanın kendisini bu dünyaya ait görmesinin alâmeti olan güneş esaslı Hıristiyan takvimini kullanma zilletinden kurtulup; ahiret yurdunu daha hayırlı bilenlerden olmak üzere kamerî Müslüman takvimimizi geri almalıyız. Bu mesele Latin harfleri yerine Türk harflerini geri almamız meselesiyle beraber bir teferruat değil, hayatımızdaki bütün meselelerin yuvalandığı yerdir.

TARİH TAKVİMLE TARİH OLUR

Tarih takvimle tarih olur. Sadece biz Müslümanların tarihi değil; modern manada tüm insanlık tarihi Hicret’le başlamıştır. Tarih evvel emirde zamanın hangi esasa göre tayin edildiğine dair bilginin adıdır.

NİÇİN İFTARİYE DEĞİL DE İMSAKİYE DİYORUZ?

İmsak kelimesi tutmak, bir şeyden el çekip zapt etmek manasına gelip oruca başladığımız vakti ifade için bu kelimeyi kullanırız. Peki Ramazan'da ekseriyetle iftara kaç saat kaldığını öğrenmek için baktığımız cetvele niçin iftariye değil de imsakiye diyoruz?