MİLADİ TAKVİM DEĞİL HIRİSTİYAN TAKVİMİ

میلادی تقویم دكل خرستیان تقویمی

MİLADİ TAKVİM DEĞİL
HIRİSTİYAN TAKVİMİ

Bugün miladi takvim denen takvimin asıl ismi Gregoryen Takvimi’dir. Çünkü bu takvimi Papa 13. Gregor kendi tarihleriyle 1582 yılında tertip etmiştir ve bütün dünyada onun adıyla anılır. İnebahtı’da donanmamızın yakılmasının ardından “Türkler mağlup edilebilir.” fikrinin kilisece yayılmaya başlanmasıyla ancak Hıristiyanların işleyen bir takvimi oldu. Bugün biz bu takvime yanlış bir şekilde miladi takvim diyoruz. Eskiden “efrenci” yani frengi, firenklere ait manasında “efrenci takvim” derdik. Tıpkı efrenci hastalık dediğimiz gibi bize ait olmayan; bizden neşet etmemiş bir şeyi tanımlamak üzere “efrenci takvim” demişiz. 

Milat doğmakla alâkalı Arabî bir kelimedir; وَلَدَ kökünden gelir. Türkçe’de Rasulullah’ın veladeti ile ilgili hassaten mevlid kelimesi kullanılırken Hz. İsa’nın doğumuna atıfla milat kelimesini kullanırız. Rasulullah’ın veladeti için milad demediğimiz gibi; Hz. İsa’nın doğumuna da mevlid demeyiz. Türkçe’de böyle bir belirlilik vardır. Biz müslüman olduğumuz için İsa aleyhisselamın doğumundan bahsediyoruz.  Oysa Hıristiyanlar batıl itikadları mucibince Hz. İsa’yı rab-tanrı bellerler. Bu yüzden takvimlerini “tanrının tarihe girişi” ile başlatırlar. Bugün zihinler Hıristiyanlaşmış olduğu için Müslümanların Allah’ın peygamberi olarak bildikleri Hz. İsa ile Hıristiyanların bildiklerinin aynı şey olduğu zannediliyor. Oysa biz Hıristiyan takvimine Efrenci takvimi diyerek onlarla kendi aramızı çoktan ayırmışız. Bu tabir cumhuriyetten sonra da uzun yıllar istimal olunmuştur. Pek çok neşriyatta hâlâ “efrenci takvim” ifadesine rastlayabilirsiniz. Fakat miladi takvim ifadesinin kullanılması çok daha sonra olmuştur. İlk zamanlarda miladi sene, miladi tarih, milattan önce, milattan sonra gibi ifadeler kullanılmıştır; fakat miladi takvim nitelemesi yoktur. Takvim değişikliği kanunun adı “takvimde tarih mebdeinin tebdili hakkında kanun” olup; birinci maddesinde “beynelmilel takvim” tabiri kullanılır. Bu kanun sebebiyle cereyan eden meclisteki konuşmalarda ise “efrenci takvim” ibaresine rastlarız. 

Bugün bu efrenci takvimle 2019 yılındayız deniyor. Lakin tanrılarının doğumunu da yanlış hesaplamışlar. İsa ne zaman doğdu? Ne zaman öldü? Ellerinde bu suallere cevap verecek sahih bir bilgileri dün de yoktu bugün de yok. Mesela Papa Benedictus, Hıristiyanî 2012 senesinde, Hz. İsa’nın doğumunun -onlara göre tanrılarının tarihe girişi- “milattan” 6-7 sene önce vuku bulduğunu söyledi. “Aslında şu an 2012 yılında değiliz; 2018 yahut 2019 yılında olabiliriz” dedi. Şimdi kaç yılında oluyoruz öyleyse? Yani hiçbir sarahate sahip değiller. Süleyman Çelebi Mevlid’in velâdet bahrinde “ol rebiülevvel ayın nicesi, on ikinci gice isneyn gicesi” diyor. İsneyn ikinci gün yani Pazartesi demektir. Hıristiyanlar böyle bir muayyeniyetten mahrumlar. Fakat biz muayyeniyet mahrumiyeti çekmediğimiz halde Rasulü Ekrem’in doğum tarihini öne çıkarmayız. Takvimimiz de Rasulü Ekrem’in doğumuyla değil Hicret’le başlar.

“ON BİR AYIN HİÇBİRİ”

Kafirlerin ve münafıkların bütün hile ve desiselerine, oruç tutanları küçültmek maksadıyla tayin ettikleri gündeme rağmen Ramazan ayı kendi ölçülerimiz içinde bir hayata en yakın olduğumuz zamandır.

DÜŞMANIN ZAMANIYLA GERDEĞE GİRMEK

Biz Müslümanlar; insanın kendisini bu dünyaya ait görmesinin alâmeti olan güneş esaslı Hıristiyan takvimini kullanma zilletinden kurtulup; ahiret yurdunu daha hayırlı bilenlerden olmak üzere kamerî Müslüman takvimimizi geri almalıyız. Bu mesele Latin harfleri yerine Türk harflerini geri almamız meselesiyle beraber bir teferruat değil, hayatımızdaki bütün meselelerin yuvalandığı yerdir.

MİLADİ TAKVİM DEĞİL HIRİSTİYAN TAKVİMİ

Bugün biz bu takvime yanlış bir şekilde miladi takvim diyoruz. Eskiden “efrenci” yani frengi, firenklere ait manasında “efrenci takvim” derdik. Tıpkı efrenci hastalık dediğimiz gibi bize ait olmayan; bizden neşet etmemiş bir şeyi tanımlamak üzere “efrenci takvim” demişiz. 

ARALIK AYI

Türklerin aralık diye bildiği ay Zilkade ayıdır.

NİÇİN İFTARİYE DEĞİL DE İMSAKİYE DİYORUZ?

İmsak kelimesi tutmak, bir şeyden el çekip zapt etmek manasına gelip oruca başladığımız vakti ifade için bu kelimeyi kullanırız. Peki Ramazan'da ekseriyetle iftara kaç saat kaldığını öğrenmek için baktığımız cetvele niçin iftariye değil de imsakiye diyoruz?

BİZ TÜRKLER TARİH DEDİĞİMİZ ZAMAN

Biz Türkler tarih dediğimiz zaman vukuatın sırasını, tertibini anlarız. Edep erkân bilmek Türklüğün şanındandır.