SAFAHAT’IN BİRİNCİ KİTABI TÜRK YAZISIYLA NEŞROLUNDU!

İstiklâl Marşı şairimiz Mehmet Akif’in Safahat’ının ilk kitabını yazıldığı şekliyle yani Türk yazısıyla neşrediyoruz. Bunu Türk şiirinin geleceğinin Türk milletinin ve Türkeli’nin geleceğiyle aynı şey olduğunu bildiğimiz için yapıyoruz. İstiklâl Marşı nasıl Sakarya Meydan Muharebesi sonrasında hemen rafa kaldırıldıysa Cumhuriyetin ilanı akabindeki inkılaplar dolayısıyla Mehmet Akif de bir şair olarak Türk edebiyatında devre dışı bırakıldı. Mehmet Akif “şair” sayılmadı hatta şiirden anlamak Nurullah Ataç tarafından Mehmet Akif’i şair kabul etmeme şartına bağlandı. Ataç’la müşterek bir zeminde olduğunu kabul etmeyen Turgut Uyar da Akif’in şair olmadığını kabul ederek hareket etti. Nazım Hikmet’in Memleketimden İnsan Manzaraları’nda Mehmet Akif’ten büyük şair olarak bahsetmesi ise sansürlendi. Bugün hâlâ ve bilhassa Nazım Hikmet kitapları bu sansüre uğramış şekliyle yayınlanıyor. Mehmet Akif şiir olarak ne yazdı da bu tavra maruz kaldı? Buna Mehmet Akif’in şiirini yazıldığı şekliyle okumak seviyesinde ancak cevap verilebilir. Bu gayeyle Büyük Türk Şairi Mehmet Akif’in  Safahat’ını yedi kitap olarak peyderpey neşredeceğiz.

VATAN YAHUT SİLİSTRE NEŞROLUNDU!

Mecburi Kıraat serimizin ikinci kitabı “Vatan Yahut Silistre” neşrolundu.

İstiklâl Marşı Derneği Yeni Yönetim Kurulunun görev taksimatı yapıldı

17.07.2010 tarihinde yapılan Genel Kurulumuzun ardından yapılan ilk yönetim kurulu toplantısında, yönetim kurulu üyelerimizin görev taksimatı yapıldı.

"RASULÜ EKREM SÖYLEDİ İŞİTEN TÜRK OLDU" Neşrolundu

İstiklâl Marşı Derneği'nin hazırladığı Türkçe’den İslâm’a Giriş serisinin üçüncü kitabı olan ve dört ciltten müteşekkil “Rasulü Ekrem Söyledi İşiten Türk Oldu” neşrolundu.

"VERME, DÜNYALARI ALSAN DA BU CENNET VATANI"

Misak-ı Milli haritalı ve Türk yazısıyla matbu harflerle neşrettiğimiz İstiklâl Marşı...

"SINIF BİLİNCİ - GÜZ"

Derneğimizin hazırladığı "SINIF BİLİNCİ" kitabının "GÜZ" nüshası neşroldu.

KÜNYEDEN KİNAYE

Mehmet Akif hakkında yazılan kitapların hemen hepsinde Cenap Şahabettin’den iktibas edilen şu satırlara denk geliriz: