Mustafa Kara, Bilal Kemikli - Bülbülün Şarkısı

(...)

Her söylendiği zaman, bizi milli tarihimizle buluşturan İstiklâl Marşı'yla hafızalara kazınmış olan Mehmed Akif Ersoy'un büyüklüğü elbette tartışmasızdır. Büyük Millet Meclisi'nin 12 Mart 1921 tarihli oturumunda kanunlaşan şiir, Maarif Vekili Hamdullah Suphi Tanrıöver tarafından defalarca okunmuş ve mebuslar tarafından ayakta alkışlanmıştır. Mustafa Kemal Paşa'nın da okunan marşı, sıraların önünde heyecanla ayakta dinlediği ve alkışladığı biliniyor. Böylesine etkileyici ve ruha heyecan verici bir şiiri Türk milletine armağan eden Mehmed Akif, kendisinden sonra birkaç nesle de bir hayli tesir etmiştir.

Zaman zaman, özellikle de Mehmed Akif'in ölüm yıldönümlerinde talebelerimze sorduğumuz "Hafızanızda M. Akif'ten -İstiklal Marşı dışında- ezbere bildiğiniz şiir ya da beyitler var mı? sorusuna, genellikle pek olumlu cevap alamayışımız onunla genç nesil arasında bir soğukluğun oluştuğunu gösteriyor.

(...)

Mustafa Kara - Bilal Kemikli, Bülbülün Şarkısı,

Osmangazi Belediyesi Yerel Gündem Y., s. 168-169.

 

 

(...)

O zaman Adapazarı'nda karışıklıklar vardı, kenarından geçtik, kah öküz arabalarıyla, kah beygirlerle Lefke'ye geldik ve Ankara'ya ulaştık... Ankara... Yarabbi ne heyecanla, heyecanlı günler geçirmiştik... Hele Bursa'nın düştüğü gün... Ya Sakarya günleri... Fakat bir gün bile ümidimizi kaybetmedik, asla ye'se düşmedik. Zaten başka türlü çalışılabilir miydi? Ne topumuz vardı, ne tüfeğimiz... Fakat imanımız büyüktü.

Yorgun, susuyor...

— İstiklal Marşı'nı nasıl yazdınız?

Yavaşça yatağında doğruluyor, yastıklara yaslanıyor, sesi birden canlanıyor:

— Doğacaktır sana, vaat ettiği günler Hakk'ın!..

Bu ümmetle, imanla yazılır. O zaman düşünün imanım olmasaydı yazabilir miydim? Zaten ben başka türlü düşünüp, başka türlü yazanlardan değilim. Bu, elimden gelmez. İçimde ne varsa, bütün duygularım yazılarımdadır... Şu var ki, İstiklal Marşı'nın şiir olmak üzere bir kıymeti yoktur. Ancak tarihi bir değeri vardır.

Ve gözleri, yemyeşil Şişli sırtlarında, diline dua gibi aynı nağme titriyor;

— Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın...

— Ya büyük zafer? diye soruyorum.

 

Ve bir lahza bırakıyor kendini bu eşsiz sevincin koynuna... Dalıyor.

Tekrar gözlerini yumuyor:

— Ve biz mest olduk!..

— O zaman bir şey yazmadınız mı?

— Artık benim ne düşünecek, ne duyacak, ne yazacak, hatta ne yaşayacak takatim kalmıştır... Bizim dilimiz tutulmuştu. Ordu, bizzat yazıyordu.

(...)

Mustafa Kara - Bilal Kemikli, Bülbülün Şarkısı,

Osmangazi Belediyesi Yerel Gündem Y., s. 253.

Kalkık ve çatık kaşlar

Celâl Bayar, İzmir'deki nutkunda, iktidardakilerin vaktiyle halkın karşısına hep asık suratla ve çatık kaşla çıktıklarını...

Vatandaşlığın amentüsünü ezberlemiyenler...

Son merasim günlerinden birinde bayrak çekiliyor, muzika istiklâl marşını çalıyordu. Bu marş ve bayrak çekiş karşısında yapılacak şey malûmdur:

Beşir Ayvazoğlu - İstiklâl Marşı Tarihi ve Manası

O günlerde Garb Cephesi Kurmay başkanı olan İsmet Bey (Paşa) in Maarif Vekili Dr. Rıza Nur’u ziyaret ettiğini ve Fransızların  Marseyyez’ine benzeyen, askeri şevklendirecek

"İstiklâl Marşının yalnız bir mısraı, emsallerinin üstüne çıkararak, bir insanı vatanperver etmeye, bir milleti ayağa kaldırmaya kâfidir."

Son haftalarda Türk Gençliğinin kafasını meşgul edecek bir mevzu ortaya çıktı: İstiklâl Marşı’nın değiştirilmesi problemi. Günün vakıalarından bir an yakalarını kurtararak,

İstiklâl Marşı hakkında Dahiliye Vekilliğinin tamimi

Öğrendiğimize göre usul dairesinde müracaat ve mezuniyet istihsal edilmeden yapılan içtimalarda zabıtayı...

MİLLİ MARŞ MESELESİNE DAİR

Dünyada başka hiçbir vasıta tasavvur edilemez ki musiki gibi bir an içinde kulaklardan kalplere inerek ruhlarda bir his ve heyecan dalgası, hatta bir ihtiras fırtınası uyandıracak kudrette bulunsun.

Halefsiz Şair

İki gündür Mehmed Âkif'in hâtırasını kucaklıyan ve başının üstüne çıkaran Üniversite gençliği...

Cemil Sena Ongun - Mehmet Âkif: Hayatı, Eserleri ve İdealleri

İstiklal marşı, bir marş olarak, yani beste bakımından belki kusurlu bir eserdir, fakat tarihsel ve bediî değeri inkar edilemiyen bir şaheserdir.