Türk Ulusunun Utkusu
(...)Ulusal Kurtuluş Savaşında, İslâmcı görüşün ulusal bir çizgide geliştiği görülür. Bu, İslamcı düşüncenin Osmanlı Devletinde kazandığı ikili yapının bir sonucuydu. Bu nedenle de, İslamiyet, halife-sultan tarafından ulusal direnişi boğmak için bir silah olarak kullanılır ve Anadolu’da yer yer etkili olurken, İslamcıların bir bölümü de direnişçiler safında yer alıyorlardı. Hatta, zaman zaman İslamcılık ve ulusçuluk aynı kavrammış gibi aynı amaçla kullanılmıştı. İslâmcı görüşün tanınmış adlarından olan ve “ümmetçi” olması gereken Mehmet Âkif’in kaleme aldığı İstiklâl Marşı’nı anımsarsak, orada yalnız “millet” sözcüğünün değil, fakat “kahraman ırkıma bir gül…”, “…ırkıma yok izmihlâl” dizelerinde olduğu gibi “ırk” sözcüğünün de kullanılmış olduğunu görürüz. Bu olgunun temelinde yatan gerçek, daha önce denildiği gibi, batı kapitalizminin küçük üretici karşısındaki yıkıcı niteliğine karşılık İslamcı düşüncenin “Hıristiyan” batıya tepkisel bir biçimde gelişmiş olmasıydı. Gerçekte, Lâle Devri’nden beri sömürgeci batıcılığın karşısına çıkmış bulunan İslâmcı düşüncenin bu kanadı Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda da yine batı emperyalist kapitalizmin karşısında yer almış bulunmaktaydı. Osmanlılık içinde ulusçu düşüncenin varlık kazanamamış olması ise, bu tür İslamcılığın bir bakıma ulusçuluğun yerini doldurması demek oluyordu.
Bilindiği gibi İstiklal Marşımızın milli marş olarak Türkiye Büyük Millet Meclisince kabulü 12 Mart 1921 tarihine rastlar.
Muhalefet edenlerin başında -bugün Ankara’da Kavaklıdere semtinde adı bir sokağa verilen- Bolu Milletvekili Tunalı Hilmi Bey vardı.
Zonguldaklı, tanımadığım bir gençten bir mektub aldım. Bana hitab eden yazısını “Çelikel lisesinden Zeki Kandemir” diye imzalayan bu genç diyor ki:
“Zonguldakdayım. Hergün güneş gurub ederken bir manga asker, başlarında komutanları olduğu halde hükûmet konağı önünde bayrak merasimi yapıyorlar...
Son zamanlarda pek çorak ve gayesiz kalmış olan edebiyat âlemimiz mühim direklerinden birini daha kaybetti.
Zirâ, İstiklâl Marşı'mıza karşı gösterilen saygısızlık - hemen her zaman ve her yerde rastladığımız ve maalesef garip, mânâsız bir alışkanlığın tesiriyle tabii bir olay gibi karşıladığımız - çok hazin ve yüz kızartıcı bir gerçektir
Bir millî marşa olan ihtiyacımız etrafında yaptığımız neşriyat, şehrimiz musiki âleminde ve Darülfünun muhitinde derin akisler uyandırmıştır.
Şair-i şehîr Mehmet Akif Bey’in güftesini yazdığı İstiklâl Marşı’mızın hala suret-i resmiyede kabul edilmiş bir bestesine malik olamadık. İki sene oluyor ki Maarif Vekâleti bu marş güftesinin bestelenmesi için mûsikîşinaslar arasında bir müsabaka açmış ve eseri kabul olunan zâta üçyüz lira mükâfat-ı nakdiye îtâsı mukarrer bulunduğunu ilan etmiş idi.