"İstiklâl Marşı okunurken ayağa kalkmayı reddederler ve İstiklâl Marşı bitince de Enternasyonal Marşı’nı söylerler."

(…)

Âkif Müslüman vatanı ve Müslüman milliyeti tanır. Bunun içindir ki Atatürk şapka inkılâbını yaptığı zaman Türk vatanını bırakmış, Müslüman vatanına kaçmıştır. Âkif’in bu hareketinde bir kanaat kuvveti, karakteri bulabilirsek de Âkif’i inkılâbın kabul ettiği mânada milliyetçi kabul edemeyiz. Bu sebeple Âkif millî şair değildir. istiklâl Marşını yazması da onun milliyet akidesini değiştirmez”. s. 26

(...)

Vefatında -muhtemelen böyle bir şey istemezdi zaten- devlet töreni yapılmamıştı. Sıradan, fakir, gariban bir adam gibi derme çatma bir tabutla hamalların omzunda hastaneden Beyazıt Camii’ne getirilmiş, o esnada çevreden bulunan bir Türk bayrağıyla tabutu örtülmüş, sonra bir yerlerden Kâbe örtüsü gelmiş, o da tabutun baş kısmına itina ile yerleştirilmiş, birden nerden çıkageldikleri belli olmayan her sınıftan halk ve kalabalık bir üniversite kitlesinin elleri üzerinde naşı Edirnekapı mezarlığına taşınmıştı.

Töreni müteakip bir iki gün boyunca cenazesinden bazı fotoğraflar ve birkaç yazının yayımlanmasının dışında sanki böyle bir adam hiç yaşamamış gibi gazeteler susmuştu. Ta ki İstiklâl Marşı değişsin mi değişmesin mi tartışmaları başlayıncaya kadar… s. 31

(...)

8 Ağustos 1979’da ODTÜ’nün yeni öğretim yılı açılışında bir grup öğrenci, “ırkçı ve gerici” buldukları İstiklâl Marşı okunurken ayağa kalkmayı reddederler ve İstiklâl Marşı bitince de Enternasyonal Marşı’nı söylerler. Bu olay basında epey tartışılır. Bunun üzerine, o dönemde Kurtuluş Savaşı ile ilgili çalışmalar yaptığı için Türkiye Gerçeği dergisi, Zeki Sarıhan’dan Âkif’i ve İstiklâl Marşı’nı değerlendiren bir kitap hazırlanmasını ister. Bu çalışmada Âkif’in hayatı ile ilgili bilgilerin yanı sıra, İstanbul’a dönüşüyle ilgili basında çıkan bazı yazılarla ilgili de bir tasvir vardır. s. 38

(...)

Yusuf Hikmet Bayur’a göre, Âkif İstiklâl Savaşı sırasında İslâmcı-Türkçü’dür ki bunun kanıtı İstiklâl Marşı’dır; ölümünden az önce ise adeta Türkçü- Atatürkçü olmuştur. Yine Bayur’a göre Âkif başlangıçta kavmiyetin karşısındayken sonraları ırkçı bir tavır sergilemiştir. Ayrıca Bayur’un tasnifinde Âkif “aydın İslâmcılar” grubuna girer ki, bunların en temel hususiyeti İslâm’ı hurafelerden arındırıp ilerlemeci bir din anlayışı benimsemeleridir. s. 39

(...)

Falih Rıfkı Atay, Pazar Konuşmaları, 1941-1950, Dünya Matbaası, İstanbul, tarihsiz, s. 52’den naklen: “İstiklâl Marşı’nın Garp medeniyetine söven mısraını bile ne kadar düşünmeyerek söyler, aldırmayarak dinleriz: Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar. Bir dostum derdi ki: ‘-Bereket bu tek dişde kalmış, çünkü hepimiz kurtulmak için ona asıldık.!’ Aynı meseleyle ilgili farklı bir yaklaşım için bkz: Burhan Oğuz, Yaşadıklarım, Dinlediklerim; Tarihi ve Toplumsal Anılar, Simurg, İstanbul, 2000, s. 28. Yazar Âkif’i yakından tanıyan eniştesinden -Asaf Muammer Bey- naklen “Oğlum, Âkif daima halkın yanında fukara-yı sabirinîn şairi oldu. Ağniya-yı şakirîn karşısındaydı ve tam bir anti-emperyalistti. Böyle olduktan sonra şapkayı kabullenmiş veya reddetmiş, hiç mühim değil” demektedir. s.39-40

(...)

İsmail Kara-Fulya İbanoğlu, Sessiz Yaşadım: Matbuatta Mehmet Âkif 1936-1940, Zeytinburnu Belediyesi Kültür Yayınları

 

 

Konservatuvar muallimlerinden piyanist Cemal Reşit Bey, milli marş hakkındaki...

Milli marş yahut milli Hymne tekmil halk tarafından ezberlenebilecek bir kabiliyette olmalıdır. Meselâ, rastgele bir köylü, bir çoban, milli marşı, kolaylıkla teganni edebilmeli, güftesini okumalı, mânasını anlamalı ve milli marşa karşı sevgi ve hürmet beslemelidir.

Yeni Türkiyenin doğduğu gün

Türkiye Büyük Millet Meclisi, Sevres paçavrasını tanımadığını, milli misak prensipleri çerçevesi içinde bir barış kurulmadıkça...

ATATÜRKÇÜ LÂYİKLİK POLİTİKASI

"Bir politika Atatürkçü olmak için neye layik olmalıdır?" sorusundayız.

“Hakkıdır hakka tapan milletimin istiklâl"

Fransız mekteplerinde çocuklara şair Alfred de Vigny'nin Kurdun Ölümü diye meşhur bir şiiri okutulur.

En büyük vatan şairlerimizi aruz yetiştirdi.

Namık Kemalle başlıyan, Tevfik Fikretle devam eden vatan şiiri, dün, Mehmed Akifle beraber toprağa girmiş sayılabilir.

ANADOLU'YA GEÇİŞ SEBEPLERİ

Bir edebiyatçı arkadaşımı Kalamış'ta ziyarete gitmiştim. Sonradan okul müdürlüğü yapan tanınmış öğretmen Hıfzı Tevfik'ti bu. Fuat Paşa arsası denen metruk bir bahçeden Dalyan tarafına dalgın yürüyorduk.