Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklâl” mısraında Hak kelimesinin ilk harfi büyük mü, küçük mü ...

2 Kasım 1983

Talim ve Terbiye Kurulu azalarından, adının Akif olduğunu, talebem olmadığını, eserlerimi okuduğu için hocası saydığından bahisle, kendilerine İstiklâl Marşı’nda “Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklâl” mısraında Hak kelimesinin ilk harfi büyük mü, küçük mü yazılması lazım geldiğini, hangisinin doğru olacağını bana sormayı uygun gördüklerini telefonla söyledi. Hak doğru manasına gelmekle beraber, bu mısrada, yanında tapan kelimesi de bulunduğundan doğru ve adalet değil, Allah manası ifade ettiğinden büyük harfle yazılması kanaatinde olduğumu anlattım… Eski harfli eserlerde, özel adlar tırnak içine alınır; ancak almadan yazılması sonradan kökleşmiş bir kaidedir. Akşama doğru telefon ediniz, Arap harfleri ile yazılmış metinlere bakıp, Hak kelimesinin, “Hak” şeklinde yazılıp yazılmadığını söylerim dedim.

Baktım ve kendisine, Arap harfiyle olan İstiklâl Marşı metinlerinde daima tırnak içinde yazılmamış olduğunu, Akif’in hiçbir eserinde de devrinin imlâsına uygun olarak özel isimleri tırnak işareti içinde göstermediğini, yeni harfler ve bu işleri bilenlerce yayımlanan İstiklâl Marşı metinlerinde de bahis konusu kelimenin büyük harfle başlayıp “Hakk’a” şeklinde yazılmış bulunduğunu, benim de bu şekli doğru kabul ettiğimi anlattım.

“Eğer bir sakıncası yoksa size ne için sorulduğunu söyler misiniz?” dedim. İstanbul’dan bir lise öğretmeni, okulda asıl İstiklâl Marşı metninde bu kelimenin küçük harfle başlayarak yazıldığını, bunun yanlış olduğunu, düzeltilmesi lazım geldiğini yazmış. Tereddüde düşmüşler; başkanımız her iki manaya gelebileceği fikrinde idi dedi; kendisinden ne fikirde olduğunu sorduğum zaman bu cevabı vermişti… Akif Bey’e,  İstiklâl Marşı’ndaki Hakk kelimesinin komünistlerin işine geldiğini, böylece Allah’ı yok etmeye çalıştıklarını, vaktiyle Talim ve Terbiye Dairesi’nce kabul edilip liselerde okutulan bir edebiyat kitabında, Mehmet Emin Yurdakul’un Cenge Giderken başlıklı şiirinin ilk mısraı “Ben bir Türküm, dinim, cinsim uludur” şeklinde olduğu halde, din kelimesi kaldırılarak “Ben bir Türküm, soyum, cinsim uludur” şekline konulduğunu, bunu bir yerde yazdığımı da söyledim. “Bunu ben de demiştim” dedi.    

Fevziye Abdullah Tansel, Ay Dolanır Günler Geçer, Dergâh Yayınları, İstanbul-2012, s.305-306

Millî Bir Marşa Muhtacız

Bu âcûbeyi hâlâ millî marş diye terennüm etmekte, her şeyden evel, sanatımız için hazin bir mahcubiyet yok mudur?

İstiklâl Marşı Bütün Halka Öğretilecek

23 Nisan Bayramında Binlerce Genç Millî Marşımızı terennüm Edecek

İSTİKLÂL MARŞI ŞAİRİ MEHMED AKİF HAKKINDA -1-

Geçen gün “Yeni Sabah” da (İstiklâl Marşı değişebilir mi?) başlığı altında, Akifin lehindeki bazı sözler toplanıp neşredilmişti. Milletlerin istiklâlleri tehlikeye düşmüş bir mevsimde olduğumuz için istiklâlimize dair millî bir heyecan teranemiz olan marşın bahis mevzuu edilmesi ve içtimaî ruhtaki istiklâl hazzının tazelenmesi yolunda yapılan şu neşriyat, her halde, boşuna bir gayret değildir.

Peyami Safa - Türk İnkılabına Bakışlar

Kurtuluş harbinde din ve milliyet fikirlerinin birbirinden ayrılmadığını, “merkezleri bir ve içiçe konmuş iki daire gibi” birbirine yapıştığını söyleyenlerimiz ve yazanlarımız oldu.

Prof. Dr. Faruk K. Timurtaş - Mehmet Âkif ve Cemiyetimiz; İstiklâl Marşı'nın 40. Yıldönümü

Millî marşımız bundan tam kırk yıl önce, 25 Mart, 1921 (12 Mart 1337) tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce resmen kabul edilmişti. Bu yıldönümü vesilesiyle eşsiz eserin ve büyük

"Unutulmayacak ve beni andıracak bir eserim varsa, o da "İstiklâl Marşı"dır."

- Son yazdığı eseri Mısır'da okudum, hayret ettim. Koca Hâmid eserlerinde hâlâ gençliğini yaşıyor.