Ümmetçi Bir Şair

Kendini milliyetçi sanan sağ, Mehmet Akif'i de milliyetçi bir şair olarak ölümünün ellinci yılında anmak telaşındadır. Aşağıya aldığımız dizeleri ile şair Akif'e Anadolu milliyetçisi denebilir mi?

Türk Arapsız yaşamaz, kim ki yaşar der delidir.
Arap'ın Türk ise hem sağ gözü, hem sağ elidir.
Veriniz başbaşa zira sonu hüsran-ı mübin,
Ne hilafet kalıyor ortada billah ne de din.

Şair Akif'e boşuna Türkçü, milliyetçi, Turancı gibi giysiler giydirilmemelidir. Şairin kendisi her türlü düşünceden önce, öz duygu ve düşüncelerini ortaya koyacak derecede cesurdur. Şair ümmetçidir. Ümmetçiliğin ise Türkçülükle hiçbir ilgisi yoktur. Bir şiirinde milliyetçiliği peygamberin tel'in ettiğini açıkça söylemez mi?

Yukarıya aldığımız şiirinde Arapla Türkü ayırıyor. Türkü Arabın sağ gözü ve sağ eli yapıyor. Arada bağ olarak Müslümanlık vardır. Bu bağı da ümmetçilikle pekiştirmeye çalışıyor.

İstiklal Marşını yazışı onun Türk milliyetçisi olduğunu kanıtlamaz. Daha savaşın başında, bu savaşın bir ulusal kurtuluş savaşı olacağına inanan kaç kişi vardı? Birçoklarının inanmadığını Atatürk bir konuşmasında vurgulamaz mı? Onun için üstlerine pek varılmamasını öğütler. Zaten Akif'in marşı da milli marş değil, istiklal marşıdır. Akif, Batı emperyalizmine düşman olduğu için bağımsızlıktan yanadır. Bağımsızlığın simgesi olarak da bağımsızlık marşının (istiklal) sözlerini yazmaktan büyük bir onur duymuştur.

Şapka giymediği, giymemek için de yurdunu bıraktığı söylenir. Akif olgunluğunda bir şairin salt bir şapka yüzünden yurdunu bırakıp gideceği kabul edilemez. Ardında başka nedenler de vardır, olabilir.

Bilindiği gibi Akif Teşkilat-ı Mahsusa'nın bir üyesiydi. Bu örgütün verdiği görevlerle yurtdışı birkaç geziye çıkmıştır. Almanya gezisi de bunlardan biridir. Geçenlerde siyasal olguların derinliğine girmiş, her zaman orijinal söylentileri dile getiren bir dostumuz, Akif'in Mısır gezisi için şunları söyledi:

"Cumhuriyet'in denetlemesi gereken siyasal akımlardan biri hilafet, öteki padişahçılıktı. Hilafetçiler ve padişah yanlıları en çok Mısır'da öbeklenmişlerdi. Bu akım yandaşlarının denetimi gerekiyordu. İşte Teşkilat-ı Mahsusa'nın bir üyesi olan Akif'e Mısır'da bu denetim görevi verilmiş, gönderdiği raporlar çok değerli olmuştur."

Elbette belgelerini görmediğimiz, tarihin içinde kalan bu olay için söyleyecek sözümüz yoktur. Bildiğimiz, Akif'in namuslu bir kişi olduğu ve inançlarına sıkı sıkıya bağlılığıdır. Türk dilinin bir başka şairi, Nazım Hikmet de İstiklal Savaşı Destanı’nda 'Akif büyük şair, inanmış adam' demez mi?

Bağlı olduğu örgüt dışında Mısır'a gidişi bizce inancına olan bağlılığından ise saygıya değer. Akif gibi düşünmesek bile, düşüncelerine bağlı bir eylem adamı olduğu için her zaman saygı duyarız. Akif'in sadece siyasette değil, edebiyatta da hakkı yenilmiştir. Yahya Kemal, Ahmet Haşim gibi şairler baş tacı edilirken, gün gelmiş Akif iyiden iyiye unutulmuştur. Biz hiçbir şairin unutulmasını istemeyiz. Hele resmi görüş beğenmiyor diye bir şairin unutturulmasına da kızarız. Unutturulmak istenen şaire, hangi düşünceden yana olursa olsun, bütün sanatçılar arka çıkmalıdırlar.

Akif büyük bir şairdir dedik. Çünkü din şairi olan Akif, beri yandan da Arabın aruzunu millileştirmiş, Türkçenin kalıbında yüceltmiştir. Fikret'in, aruz şiirlerinde Yahya Kemal'in, fecr-i aticilerinden dillerinden daha özlü, daha açık, daha arı bir dille yazmasını başarmıştır. 'Türk Arapsız yaşamaz' demiş, 'milliyeti peygamber lanetliyor' demiş, şapka giymemiş, hatta giymemek için yurdundan gitmiş... Ne çıkar bundan!.. Bu gibi karalamaların hiçbiri Akif'in büyük şair oluşuna engel değildir. Hele şiirlerindeki Türkçe, ümmetçi olsa bile, her zaman bir Türk şairi olduğunu kanıtlayacak yalınlıktadır. Değerini edebiyat tarihinde her zaman kanıtlamış bir şairin üstünde ancak tartışabilir. Ötesi boştur.

 Mehmed Kemal, Cumhuriyet, 27 Aralık 1986

İSTİKLÂL MARŞI ŞAİRİ MEHMED AKİF HAKKINDA -2-

Dünkü söz mecramıza girelim: Tenkid; bir mevzuun ayıb ve kusurlarını sayıp dökmek değildir, demiştik.
İşte Akifin -sözün zıddını murad etmek yolu ile- bize, pek edibane olarak, anlattığı gibi tenkid; göze kestirdiğimiz bir hedefe karşı doludizgin hücum etmek ve hasmımızın faziletlerini, bir yıldırım şuaile eritip mahveylemek mânasına gelmez.

İstiklâl Marşı, İstiklâl Harbinin manevî cephesinde yapılmış büyük ve muzaffer bir taarruzdu.

İstiklâl marşı şairi Mehmed Akif öldü. Onun ölüm haberini duyar duymaz, İstiklâl marşının İstiklâl Harbinde,

Mahir İz - Yılların İzi; İstiklâl Marşı'nın Yazılması

Yeni kurulan devlet için bir «Millî Marş» yazılması hususunda Büyük Millet Meclisi’nin altı ay müddet vererek açtığı «İstiklâl Marşı Müsabakası»na muhtelif şairlerin gönderdiği 724 şiir gelmişti.

"Türk bayrağı da, cumhuriyet de, istiklal marşı da Türk milletinin teminatıdır."

… Mehmet Akif herkesindir. Mehmet Akif çok büyüktür

" İstiklal Marşı kötü bir marş olabilir, sözleri de yeterli olmayabilir ama biçimsel de olsa saygı duyulması gerekir."

- Nâzım Hikmet ve Sabahattin Ali konusunda ne düşünüyorsunuz? Millî marştan daha çok tanınıyorlar.

Mehmet Akif’in çok sonraları tek dişi kaldığını söyleyeceği “canavar”

Gerek din, gerek ahlâk açısından bu kadar hastalıklı olan Batı uygarlığının, İslâmcıların inkâr etmediği dünyaya üstünlüğü, o halde neyle yorumlanacaktı?

İdris Küçükömer - Düzenin Yabancılaşması - Batılaşma

Daha sonra birikim ve geniş pazar, sanayi devrimini getirdi. Bu bir yandan makineli ve kitle halinde üretim ve öte yandan da işçi sınıfının bir gecikme ile büyümesi demekti.

Nihad Sami Banarlı: "Türk İstiklâl Marşı, şiir kalitesi ve söyleyiş güzelliği bakımından, yeryüzündeki millî marşların hiç birisiyle ölçülemiyecek kadar üstün ve derin mânâlı bir şiirdir."

SÖZE merhum Süleyman Nazif'in bir makalesini hatırlayarak başlıyacağım. Milli iftihar ve ıztıraplarmızla yuğrulmuş, canlı ve ateşli nesirleriyle Süleyman Nazif,