Fikri kavmiyeti telin ediyor Peygamber
diye bar bar bağıran Akifi milliyetperver bir adam sayıyorlar; sonra da, bütün varlığını insanların hürriyeti, saadeti için sarfeden Fikret’in yüzüne tükürmek cesaretini buluyorlar!
Fikret’e yapılan hücum, milliyetçilik namına, Türkçülük namına değil, Akif’in temsil ettiği ölmüş, fakat birtürlü gömülememiş bir zihniyet namınadır. Fakat ileri düşünenler, Fikret’in kendilerinden olduğunu hiçbir zaman unutmıyorlar.
Fikret, Akif gibi en hassas bir zamanda
Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar
diye haksızlığa, gadre karşı pasif vaziyette kalmamış, bütün suçu mücerret olarak medeniyete yüklemiye kalkmamış.
Zulmün topu var, güllesi var, kal’ası varsa,
Hakkın da bükülmez kolu, dönmez yüzü vardır;
Göz yumma güneşten ne kadar nuru kararsa
Sönmez ebedî her gecenin gündüzü vardır.
diye daima mert, daima ideâlist, daima hak ve hakikat arıyan bir adam olarak haykırmasını bilmiştir.
Hüsamettin Bozok, Yeni Adam, Mart-Aralık 1939, Sayı: 260, s. 17
Namık Kemalle başlıyan, Tevfik Fikretle devam eden vatan şiiri, dün, Mehmed Akifle beraber toprağa girmiş sayılabilir.
... İslâmcıların milliyetçiliğe bakışlarında son gelinen nokta İsmet Özel’in (d. 1944) 1980’lerin ikinci yarısından itibaren geliştirdiği ve son yıllarda tartışmalara yol açan Türklük vurgusudur.
Biliyorsunuz; bugün içinde yaşamakta olduğumuz asır, yirminci asırdır. Yirminci asra ise, medeniyet ve konfor asrı ismini veriyorlar.
O günlerde Garb Cephesi Kurmay başkanı olan İsmet Bey (Paşa) in Maarif Vekili Dr. Rıza Nur’u ziyaret ettiğini ve Fransızların Marseyyez’ine benzeyen, askeri şevklendirecek
Âkif Müslüman vatanı ve Müslüman milliyeti tanır. Bunun içindir ki Atatürk şapka inkılâbını yaptığı zaman Türk vatanını bırakmış, Müslüman vatanına kaçmıştır.
İstatistikler 1914-1918 dünya savaşının 23 milyon insana mal olduğunu gösteriyor. Bunun içinde yalnız ölenler yok...