Mecburi Kıraat serimizin ikinci kitabı “Vatan Yahut Silistre” neşrolundu.
Namık Kemal'in bu meşhur piyesini neşretmek gayesiyle eserin birkaç farklı nüshasını tedkik ettik. Birçok farklılıklar dolayısıyla ilk nüshasını, yani Namık Kemal henüz hayatta iken neşredilmiş nüshayı esas aldık. Birçok farktan bir tanesi dikkat çekici ve düşündürücü. Piyesin sonunda hep bir ağızdan söylenen "Yaşasın Vatan" sözü Türk yazısıyla neşredilmiş ilk nüshada var ama sonra yok olmuş. "Vatan Şairi"nin eserinden bu söz sonraki nüshalarda çıkarılmış. Piyesin ilk oynandığında uyandırdığı tesir ve sonradan piyesin sahnelenmesinin menedilmesi, Namık Kemal'in de sürgün edilmesi düşünülünce saltanat devrinde bunun tabii bir sansür olduğu düşünülebilir. Lakin aynı eserin cumhuriyet rejiminde de temsil edilmesinin men edilmesine ve "Yaşasın Osmanlılar" "Padişahım Çok Yaşa" gibi eski rejime dair ifadelerin sansür edilmesi şartıyla ancak temsiline müsaade edildiğine ne dersiniz?
İdare ve idarecilerin yaklaşımından öte edebiyatımızda Türk milletinin teveccüh ettiği Vatan Yahud Silistre'ye nasıl bakıldı? Bakıldı mı? Bakılmadığını İsmet Özel şöyle ifade ediyor: "Türkiye’de “fikriyat” sadece edebiyat ve bilhassa şiir dolayısıyla hayatiyet kazanabildiği için bize neyin ne olduğunu bir münekkid gösterebilirdi. Bu münekkid doğmadı, doğamadı, zira hem Batı’ya kapanıp, kapaklanıp hem de tenkid yapamazdın. Bir münekkid çıkıp Vatan Yahut Silistre’deki Abdullah Çavuş’u Shakespeare’in soytarılarıyla karşılaştırmadı. Neden Abdülhak Hamid’in Fatih’i değil de Tarık’ı yazmaya değer bulduğunu izah eden olmadı? Oldu da benim haberim mi yok?"
Mecburi Kıraat serimizin yeni kitabı olarak neşrettiğimiz Namık Kemal'in Vatan Yahut Silistre eserine bu vesileyle Türkce bakılmasını teklif ediyoruz.
İsmet Özel’in “Başını Örten Kızlar Felsefe Bilmelidir” kitabı Türk Yazısı ile neşrolundu.
Misak-ı Milli haritalı ve Türk yazısıyla matbu harflerle neşrettiğimiz İstiklâl Marşı...
Sınıf Bilinci kafirlerin dayattığı gündemden azade ve Müslümanlığımıza sahip çıkmak meselesini esas sayarak gürültüsüz patırtısız yoluna devam ediyor.
İstiklâl Takvimi’nin 1438 senesine ait nüshası yeni resimleri, dersleri, temrinleriyle neşrolundu.
1989 senesinde birincisi neşredilen Cuma Mektupları kitaplarının ilk beş cildi gözden geçirilip tek bir ciltte toplandı.