Lisenin helâsına orak çekiç resmi yapıldı
Kastamonu, 31 (Telefonla) - Kastamonu lisesinde emniyet müdürlüğünün ehemmiyetle üzerinde durduğu ve Millî Eğitim müfettişi Bay İsmail Hakkı’nın da tahkikile meşgul olduğu bir hâdise cereyan etmiştir. Bütün lise talebesinin nefretle karşıladığı hâdise şudur:
Bundan birkaç gün evvel bazı talebeler lisenin helâ kapısına resmedilmiş bir orak çekiç şekli görerek bunu nöbetçi öğretmene bildirmişler, o da burasını kilitliyerek müdürün gelmesini beklemiştir. Nihayet müdür gelerek vaziyeti görmüş, talebeyi toplıyarak nasihatlerde bulunmuş ve hep bir ağızdan İstiklâl Marşı söyleterek hâdiseyi kapatmak istemiştir.
Bu sırada lisenin Atlasındaki Türkiye haritası üzerinde de orak çekiç resimleri yapıldığı görülerek durum yine talebe tarafından coğrafya öğretmeni Fatma Gürsoy’a bildirilmiş, bunlar düzeltilmiş ve hâdiseden müteessir olan talebe lisede bir millî gece tertip etmiştir.
01.06.1949, Yeni Sabah, s.1 ve 5
Daha sonra birikim ve geniş pazar, sanayi devrimini getirdi. Bu bir yandan makineli ve kitle halinde üretim ve öte yandan da işçi sınıfının bir gecikme ile büyümesi demekti.
Ebedi şair Mehmed Akif’e behemehal gerilik isnad eylemek istiyen muarızları...
Ölümile memleketimizin fikir ve sanat adamlarının hayat ve şahsiyeti üstünde düşünmeğe davet eden Mehmed Akife, bu satırlarımla son vazifemi yapmak istiyorum.
San'atkâr elinde kalem, dokunduğu yerden nur çıkaran bir peygamber asasıdır. Fakat, dokunduğu yer, ya bir kuru taş olmalı, ya bir kara toprak.
Hafız Asım Şakir o günleri anlatıyor:
“Âkif Bey hasta yatıyor, ben her gün yanındayım.
Arkadaşımız Abidin Daver’in “Cumhuriyet”te bir fıkrasını okudum:
İstanbul’da İstiklâl marşının notasını bulmak imkânsızmış. Arkadaşımız, devlet matbaasının bu işi yapmasını tavsiye ettikten sonra:
-Dünyada, herşey aklıma gelirdi amma, İstiklâl marşı notası buhranı olacağı hiç aklıma gelmezdi.
Diyor. Yerden göğe kadar haklı olan...
Üç dört gün evvel bir arkadaşın evinde konuşuyorduk. Biri dedi ki:
— İstiklâl Marşı’nı nasıl buluyorsun?