Cemil Sena Ongun - Mehmet Âkif: Hayatı, Eserleri ve İdealleri

(...)

İstiklal marşı, bir marş olarak, yani beste bakımından belki kusurlu bir eserdir, fakat tarihsel ve bediî değeri inkar edilemiyen bir şaheserdir. Onda yalnız milletimizin müşterek heyecan ve iradesini değil şairin yıllarca ve hiç bir zaman ümitsizliğe düşmeden beklediği mes’ut ve muzaffer günlerin verdiği muhteşem duyguları da bir Tanrı heykeli mehabetiyle mermerleşmiş buluyoruz. Zaten büyük şairimiz, İstiklâl marşının müjdesini bize daha çok evvel vermiş bulunuyordu:

Değilmi sînede birdir vuran yürek... Yılmaz!

Cihan yıkılsa emin ol, bu cephe sarsılmaz,

                                                                      (S; 318)

Mâdem ki, Hakkın bize va’dettiği haktır,

Şarkın ezelî fecri yakındır doğacaktır.

                                                                      (S; 441)

İstiklâl marşı bu doğuşun kasidesidir:

Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.

O benim milletimin yıldızıdır parlayacak,

O benimdir, o benim milletimindir ancak!..

Yalnız başına bu kıt’a Akifin bahsettiği millet ve bayrağın hangi yüce millet ve bayrak olduğunu anlamamıza yeter.

(...)

Cemil Sena Ongun, Mehmet Âkif: Hayatı, Eserleri ve İdealleri,

İstanbul, 1947, s. 99-100.

İstiklâl Marşı

Öyle bir ülkeyiz ki istiklâl-i tam'dan vazgeçmişiz, istiklâl'i çoktan unutmuşuz...

Millî marş...

San'atkâr elinde kalem, dokunduğu yerden nur çıkaran bir peygamber asasıdır. Fakat, dokunduğu yer, ya bir kuru taş olmalı, ya bir kara toprak.

İstiklâl marşı ile kimi ve neyi terennüm eylemiştir?

“… Şüphe yoktur ki o milliyetçi değildi ve benim gibilere karşı beslediği gayz de milliyetçi olduğumuz içindi.

İstiklal Marşı Ruhumuzun İfadesidir

Pazar günüydü... İzmir treninin gelmesi yaklaştığından bütün halk parktan istasyona doğru akmaya başladı. Gar bir anda hınca hınç dolmuştu.