Derhal benimsemiştim Gazneli Mahmud’un “Duvara söyle ki, kapı duysun” tavsiyesini işitir işitmez. Başka bir çarem de yoktu doğrusu. Ne dünyanın şekline bir katkım olacağı aklıma gelirdi, ne de kâinatın çekilip çevrilişine. Daha çocuk yaşta fark etmiştim ki, top her zaman olduğu gibi o gün de aksiyonu yüklenecek unsurun ayağına yakıştırılmıştı. Hangi anlamla yüklüydü aksiyonu yüklenmek? İster sanatçı, ister akademik personel, giderek siyasi bir kişi olalım ve mesleğimizi hangi çapta yürütüyor olursak olalım toplumun dümenine elimizi yakın tutmamız bir şekilde engellenmişti.