(...)
İstiklâl Marşı'nı yazması için yapılan ısrarlara rağmen Âkif, içinde para olduğu için teklifleri geri çevirir. Sonra Maarif Vekili Hamdullah Suphi’nin kazandığı takdirde ödül verilmeyeceğini bildiren mektubundan sonra Âkif Bey de şiir yazmayı kabul eder. İşte böylece Âkif Bey de “Marş” yazmaya karar verir. Hasan Basri Bey’in marş yazma süresinin çok kısa olduğunu söylemesi üzerine Âkif; evde, sokakta, Meclis’te, camide, yemek yerken, yürürken ve hatta uyurken bile bütün benliğiyle İstiklâl Marşı’nı düşünür, yazıp bitirinceye kadar rahat-huzur bulamaz. Ve aradan iki gün gibi kısa bir zaman geçmiştir ki Âkif, dokuz dörtlük ve bir de beşlik olmak üzere 41 mısradan oluşan 10 kıtalık şiirini bitirip Hasan Basri Bey’e götürüp teslim eder.
(...)
Duhter Bayraktar, Mehmet Akif Ersoy ve İstiklal Marşı,
Servet Yayın-Dağıtım, İstanbul, 1987, s. 24.
(...)
1921 yılında yazılan marş ilk defa Sebilürreşad’ın baş sahifesinde yayınlanır. İstiklâl Marşı, birden bire yurdun her yanında bir iman rüzgarı gibi dolaşır. Taceddin Dergâhı’nda Ankara’nın en heyecanlı günlerinde yazılan bu marş için, “Büyük bir milleti asırlarca ayakt tutacak kadar kuvvetli mısralarla örülmüştür.” deniliyordu.
1922'de İstanbul'da Zeki Üngör'ün yaptığı beste bugün resmen söylediğimiz bestedir. 10 kıt'alık marşın ilk 2 kıt'ası bestelenmiştir.
O yıllarda Kuva-yı Milliye’nin posta pulları dahi bu marşın mısrlarıyla süsleniyordu. Marş gerek o günlerde ve gerekse sonraki yıllarda Almanca, İngilizce, Macarca ve Fransızca'ya da tercüme edilir.
(...)
Duhter Bayraktar, Mehmet Akif Ersoy ve İstiklal Marşı,
Servet Yayın-Dağıtım, İstanbul, 1987, s. 25.
(...)
Bilindiği gibi İstiklâl Marşı’nın yazıldığı günlerde, İstiklâl Savaşı henüz kazanılmamıştır. Türk milletinin düşmanları karşımızda bulunduğu için, şair, Türk milletine ve ordusuna cesaret vermek üzere şiire “Korkma!” hitabıyla başlar. Buradaki korkmak, ödü patlamak anlamında değil, endişe duymak, endişe etmek anlamında kullanılmış asil bir duygudur. Mehmed Âkif “Korkma!” derken, yurdunun elinden gitmekte olduğunu görüp üzülen milletine seslenmekte, ona endişelenecek bir durum olmadığını anlatmak istemiştir.
(...)
Duhter Bayraktar, Mehmet Akif Ersoy ve İstiklal Marşı,
Servet Yayın-Dağıtım, İstanbul, 1987, s. 26.
Yağmur Tunalı: Doğu Türkistan’ın durumu hakkında iç açıcı şeyler söylemek mümkün görünmüyor. Sizin ilk sözünüz de son sözünüz de Doğu Türkistan. Sözü bağlamakta güçlük çekiyorum.
Bir millî marşa olan ihtiyacımız etrafında yaptığımız neşriyat, şehrimiz musiki âleminde ve Darülfünun muhitinde derin akisler uyandırmıştır.
Bunun üzerine annem kardeşlerimle birlikte Kastamonudan Ankaraya geldiler. Artık Ankarada ailece yerleşmiş idik. Mehmet Âkif bu sıralarda İstiklâl marşını yaratmış, bu muvaffakiyeti 500 lira
Dış ve iç düşmanların, elbirliğile yaptıkları çeşid çeşid açık ve gizli suikastlarla...
Tevfik Fikret, bir zamanlar, daha çok, Avrupalılaşmış münevverlerimizce hissedilen bir istibdâda kızarak, İstanbul’a lânet yağdıran bir şiir yazmıştı: Sis
SÖZE merhum Süleyman Nazif'in bir makalesini hatırlayarak başlıyacağım. Milli iftihar ve ıztıraplarmızla yuğrulmuş, canlı ve ateşli nesirleriyle Süleyman Nazif,
1922 yılında Cevona'da bastırılan T.B.M.M. umum müdürlüğü'nün ilk bastırdığı posta pullarından biri.
Ufuksuz, berrak semaların yüksekliğinde Türklüğün asil ruhunu.. insanlık için istibdada,
Yağmur Tunalı: Doğu Türkistan’ın durumu hakkında iç açıcı şeyler söylemek mümkün görünmüyor. Sizin ilk sözünüz de son sözünüz de Doğu Türkistan. Sözü bağlamakta güçlük çekiyorum.
Bir millî marşa olan ihtiyacımız etrafında yaptığımız neşriyat, şehrimiz musiki âleminde ve Darülfünun muhitinde derin akisler uyandırmıştır.
Bunun üzerine annem kardeşlerimle birlikte Kastamonudan Ankaraya geldiler. Artık Ankarada ailece yerleşmiş idik. Mehmet Âkif bu sıralarda İstiklâl marşını yaratmış, bu muvaffakiyeti 500 lira
Dış ve iç düşmanların, elbirliğile yaptıkları çeşid çeşid açık ve gizli suikastlarla...
Tevfik Fikret, bir zamanlar, daha çok, Avrupalılaşmış münevverlerimizce hissedilen bir istibdâda kızarak, İstanbul’a lânet yağdıran bir şiir yazmıştı: Sis
SÖZE merhum Süleyman Nazif'in bir makalesini hatırlayarak başlıyacağım. Milli iftihar ve ıztıraplarmızla yuğrulmuş, canlı ve ateşli nesirleriyle Süleyman Nazif,
1922 yılında Cevona'da bastırılan T.B.M.M. umum müdürlüğü'nün ilk bastırdığı posta pullarından biri.
Ufuksuz, berrak semaların yüksekliğinde Türklüğün asil ruhunu.. insanlık için istibdada,
Yağmur Tunalı: Doğu Türkistan’ın durumu hakkında iç açıcı şeyler söylemek mümkün görünmüyor. Sizin ilk sözünüz de son sözünüz de Doğu Türkistan. Sözü bağlamakta güçlük çekiyorum.
Bir millî marşa olan ihtiyacımız etrafında yaptığımız neşriyat, şehrimiz musiki âleminde ve Darülfünun muhitinde derin akisler uyandırmıştır.
Bunun üzerine annem kardeşlerimle birlikte Kastamonudan Ankaraya geldiler. Artık Ankarada ailece yerleşmiş idik. Mehmet Âkif bu sıralarda İstiklâl marşını yaratmış, bu muvaffakiyeti 500 lira
Dış ve iç düşmanların, elbirliğile yaptıkları çeşid çeşid açık ve gizli suikastlarla...