(...)
İstiklal Marşı Yarışması’na para ödülü olduğu için katılmak istemeyen Mehmed Âkif, araya giren dostlarının ısrarlı ricaları ve ödülü almamak şartıyla yarışmaya katılmaya karar verdi. Daha doğrusu İstiklal Marşı’nı yazmayı kabul etti. Çünkü onun kalemine yetişebilecek, onun kelimelere verdiği gücü verebilecek başka bir şair yoktu. Eğer Mehmed Âkif’in dengi bir şair bulunsaydı, açılan yarışmaya gönderilen yüzlerce eser arasından en azından birkaç tanesi kayda değer bulunabilirdi.
Mehmed Âkif’in gönlünden kaleme akıttığı o kusursuz mısraları Sebilürreşad’ın ardından ilk kez yayınlama şerefi de Açıksöz Gazetesine nasip oldu. Açıksöz Gazetesi “Şairi Azam ve muhterem Mehmed Âkif Bey Efendi üstadımız (İstiklal Marşı) unvanlı bir bedai nefiselerinin ilk neşri şerefini gazetemize lütuf buyurdular. Her mısraında Türk ve İslam ruhunun ulvi ve mübarek hisleri titreyen bu abidei sanatı kemali hürmet ve mubahatla derç ederiz” diyerek İstiklal Marşı’nı çerçeve içinde ve ilk sayfadan okuyucusu ile paylaştı.
İstiklal Marşı, Açıksöz Gazetesinin birinci sayfasını süslediği tarihten tam bir ay sonra, Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilmiş olması haberi ile gazetenin sütunlarına misafir oldu.
Açıksöz Gazetesinin 21 Mart 1337 tarihli nüshasındaki haberde konu şu şekilde okuyucuya duyuruldu;
“Mehmed Âkif Beyefendi’nin İstiklal Marşı kabul edildi
Beste için de beşyüz lira mükafat var
Ankara, (1-1)_ Maarif vekaletinden: Mehmed Âkif Bey tarafından yazılıp Büyük Millet Meclisi’nce kabul ve gazetelerde ilan edilen İstiklâl Marşı’nın bestesi Maarif Vekaleti’nce müsabakaya konulmuştur. Notanın Mayıs gayesine kadar gönderilmesi ve kabul edilecek beste için beş yüz lira mükâfat-ı nakdiye verileceği ilan olunur”
(...)
Yunus Mürebbi, Manifesto-Mehmet Akif’in Kastamonu’da Milli Mücadele Çalışmaları,
Pozitif Yayınları, Mart 2012, s. 52-54.
Gazetenin tarihinin 1940 olduğunu, Türkiye Cumhuriyeti’nde Ezan-ı Muhammedî’nin 1932’den 1950’ye kadar okutulmadığını düşünürseniz İstiklâl Marşı’nın niçin “parçalanmak suretiyle” sansür edildiğini anlamak zor olmaz.
İstiklal Marşı dünyadaki milli marşların ekserilerinin aksine, sade bir üsluptan ve slogan halindeki deyişlerden çok dantel üsluplu bir felsefeyi aksettirir.
İki ay boyunca, Atsız hocam oldu: Hitler gibi, gerçekten perçemi geniş alnına düşerdi ama...
Sinemalarda aktüalite filmi gösterilirken, bazan birkaç kere istiklâl marşı çalındığı oluyor. Her seferinde ehalinin yarısı ayağa kalkıyor. Kalkmıyanlara da ihtarlarda bulunanlar oluyor.
İstatistikler 1914-1918 dünya savaşının 23 milyon insana mal olduğunu gösteriyor. Bunun içinde yalnız ölenler yok...
Mehmed Akif de Namık Kemal gibi, ilk manzumelerinden sonra, ruhlarının kemal çağında, manzum bir şey söylemeğe hazır oldukları zaman yalnız vatanı söylemek için ağızlarını açan, sayıları pek az, o kadar az ki yalnız kendilerinden ibaret iki vatan şairimizden biridir.
Zindeliğin en üstün derecesinde bulunan Türkiyede Türk milletinin maneviyatının mümessili olan marş...