Hafız Asım Şakir: "İstiklal Marşı’na gelince, dedi, işte onu kaldıramazdı."

Hafız Asım Şakir o günleri anlatıyor:

“Âkif Bey hasta yatıyor, ben her gün yanındayım. Ney yapıyorum? Gelen giden ziyaretçileri ağırlıyorum. Bakın size bir hadise anlatayım. Bir gün Hakkı Tarık Us, Ruşen Eşref ve adını hatırlayamadığım bir başka zat geldiler. Hakkı Tarık, “Üstad, dün akşam Gazi hazretleriyle beraberdik. Sizden sevgiyle, sitayişle bahsetti. Güzel sözler söyledi. Ve hatta –dikkat buyurun sözlerime– kendilerine hiss-i adâvetim yoktur. Eğer olsaydı dedi, Türkiye’ye dönmesine müsaade etmezdim, İstiklal Marşı’nı da kaldırırdım. Âkif Bey “Demek öyle” diyerek doğruldu, “Asım bana yardım et!” dedi, arkasına yastık koydum. Bir yandan da içimden “Eyvah, şimdi olmadık bir söz söyleyecek!” diye geçiriyordum. Şöyle biraz eğildi, “Hakkı Beyefendi, dedi, hatırlar mısınız, biz Gazi’yle harp sahasında ön saflarda beraber gezdik, beraber yürüdük. Kendisini Meclis’te sonuna kadar destekledik. Bu böyleyken Gazi hazretlerinin adâvet kelimesini telaffuz etmesine hayret ettim. Beni memlekete sokmayabilirdi, lütfettiler, kendilerine minnettarım. İstiklal Marşı’na gelince, dedi, işte onu kaldıramazdı. Nasıl kaldırırdı ki, Meclis’te ilk okunduğu gün, Tunalı Hilmi hariç, herkes ayakta dinledi, kendileri de dahil. “Yorulmuştu yavaşça geriye yaslanırken, “İstiklal Marşı bir daha yazılamaz” dedi. “Kimse yazamaz, ben de yazamam!” dedi. Sonra sözlerini derinden gelen bir sesle “Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın” dedi, sustu. Kitaplarda bu olayın sonunu anlatıyorlar da, nedense başını anlatmıyorlar. Sebebini anlamıyorum." (Beşir Ayvazoğlu’nun Hafız Asım’la röportajı, Tercüman, 18-20 Mart 1988).

Elemim Bir Yüreğin Kârı Değil, Mehmet Akif Albümü,
Timaş Yayınları, İstanbul, 2013, s. 100.
"Birçok mısraları marş mıdır, dua mıdır, farkedilemez haldedir.”

Safahat yalnız kendi devrinin değil, geleceğin meselelerine de tercüman olmuştur. Namık Kemal ile açılan cemiyetçi şiir çığırını en ileri götüren;

AKİFİN MEZARI

Üniversite talebesi geçenlerde ölümünün yıldönümü münasebetile İstiklâl marşı şairi Mehmed Akifin mezarını ziyaret etmiş. Gençler, bu mezarın bir toprak yığınından ibaret olduğunu görerek müteessir olmuşlar; onun mezarına bir taş dikmeğe karar vermişler ve bunun için de bir broşür çıkarmışlardır...

Yalnız İstiklâl Marşını yazan Mehmet Akif neticenin şüpheli olduğu bir zamanda...

8 şubat 1919 tarihinde Müttefikin orduları Başkumandanı Ceneral Franchet d’Espérey İstanbul’a gelerek ve at üzerinden...