Gerek din, gerek ahlâk açısından bu kadar hastalıklı olan Batı uygarlığının, İslâmcıların inkâr etmediği dünyaya üstünlüğü, o halde neyle yorumlanacaktı? İslâmcı görüşe göre, Batı bütün dünyaya dininin üstünlüğü, hattâ bilimlerinin üstünlüğü yüzünden egemen olmamıştır. Batı’nın dünya çapındaki üstünlüğünün asıl nedeni, orada dinin yerini almış olan dünyasal görüşün başka ulusları sömürme, köleleştirme vicdansızlığını meşrulaştırmasıdır. İslâmcı görüşün Batı uygarlığı hakkındaki bu son yargısı, Mehmet Akif’in çok sonraları tek dişi kaldığını söyleyeceği “canavar” uygarlığı olduğu yargısıdır. Batıcıların, Batı uygarlığının alınmaya en değerli gördükleri yanı (hayatın dinin elinden kurtarılarak özgürleştirilmesi) İslâmcıların gözünde onun en alınmaya değmez, en kötü olan yanıydı.
Niyazi Berkes, Türkiyede Çağdaşlaşma, Yapı Kredi Yayınları-2012, İstanbul, s. 417
Cumhuriyette çekiç, Abidin Daver, muharririmiz Nurullah Atacın gazetelerimizde “Akifin mezarı” hakkında çıkan bir yazısına tariz etmektedir. Abidin Daver dostumuza biz cevap verecek değiliz. Bunu Nurullah Ataç –Lüzum görürse– sütununda yapar. Biz yalnız üstadın ne dediğini şöylece kaydedelim:
Bütün milli maçlarda olduğu gibi, hafta ortasındaki Romanya maçında da, eğer saha kenarında ya da ekran önünde idiyseniz...
Mehmed Akif de Namık Kemal gibi, ilk manzumelerinden sonra, ruhlarının kemal çağında, manzum bir şey söylemeğe hazır oldukları zaman yalnız vatanı söylemek için ağızlarını açan, sayıları pek az, o kadar az ki yalnız kendilerinden ibaret iki vatan şairimizden biridir.
Tevfik Fikret, bir zamanlar, daha çok, Avrupalılaşmış münevverlerimizce hissedilen bir istibdâda kızarak, İstanbul’a lânet yağdıran bir şiir yazmıştı: Sis
SÖZE merhum Süleyman Nazif'in bir makalesini hatırlayarak başlıyacağım. Milli iftihar ve ıztıraplarmızla yuğrulmuş, canlı ve ateşli nesirleriyle Süleyman Nazif,
Yukarıdaki klişeye lütfen dikkatle bakınız: Millî Mücadelenin temel felsefesi olan Tekâlif-i Milliye, en ücra köyde, fedakârlığı halkın vicdanına ve imânına tescil ettirecek
O günlerde Garb Cephesi Kurmay başkanı olan İsmet Bey (Paşa) in Maarif Vekili Dr. Rıza Nur’u ziyaret ettiğini ve Fransızların Marseyyez’ine benzeyen, askeri şevklendirecek
Cumhuriyette çekiç, Abidin Daver, muharririmiz Nurullah Atacın gazetelerimizde “Akifin mezarı” hakkında çıkan bir yazısına tariz etmektedir. Abidin Daver dostumuza biz cevap verecek değiliz. Bunu Nurullah Ataç –Lüzum görürse– sütununda yapar. Biz yalnız üstadın ne dediğini şöylece kaydedelim:
Bütün milli maçlarda olduğu gibi, hafta ortasındaki Romanya maçında da, eğer saha kenarında ya da ekran önünde idiyseniz...
Mehmed Akif de Namık Kemal gibi, ilk manzumelerinden sonra, ruhlarının kemal çağında, manzum bir şey söylemeğe hazır oldukları zaman yalnız vatanı söylemek için ağızlarını açan, sayıları pek az, o kadar az ki yalnız kendilerinden ibaret iki vatan şairimizden biridir.
Tevfik Fikret, bir zamanlar, daha çok, Avrupalılaşmış münevverlerimizce hissedilen bir istibdâda kızarak, İstanbul’a lânet yağdıran bir şiir yazmıştı: Sis
SÖZE merhum Süleyman Nazif'in bir makalesini hatırlayarak başlıyacağım. Milli iftihar ve ıztıraplarmızla yuğrulmuş, canlı ve ateşli nesirleriyle Süleyman Nazif,
Yukarıdaki klişeye lütfen dikkatle bakınız: Millî Mücadelenin temel felsefesi olan Tekâlif-i Milliye, en ücra köyde, fedakârlığı halkın vicdanına ve imânına tescil ettirecek
O günlerde Garb Cephesi Kurmay başkanı olan İsmet Bey (Paşa) in Maarif Vekili Dr. Rıza Nur’u ziyaret ettiğini ve Fransızların Marseyyez’ine benzeyen, askeri şevklendirecek
Cumhuriyette çekiç, Abidin Daver, muharririmiz Nurullah Atacın gazetelerimizde “Akifin mezarı” hakkında çıkan bir yazısına tariz etmektedir. Abidin Daver dostumuza biz cevap verecek değiliz. Bunu Nurullah Ataç –Lüzum görürse– sütununda yapar. Biz yalnız üstadın ne dediğini şöylece kaydedelim:
Bütün milli maçlarda olduğu gibi, hafta ortasındaki Romanya maçında da, eğer saha kenarında ya da ekran önünde idiyseniz...
Mehmed Akif de Namık Kemal gibi, ilk manzumelerinden sonra, ruhlarının kemal çağında, manzum bir şey söylemeğe hazır oldukları zaman yalnız vatanı söylemek için ağızlarını açan, sayıları pek az, o kadar az ki yalnız kendilerinden ibaret iki vatan şairimizden biridir.