" İstiklal Marşı kötü bir marş olabilir, sözleri de yeterli olmayabilir ama biçimsel de olsa saygı duyulması gerekir."

- Nâzım Hikmet ve Sabahattin Ali konusunda ne düşünüyorsunuz? Millî marştan daha çok tanınıyorlar.

 

- Sabahattin Ali ve Nâzım Hikmet için yazı yazmamın zamanı geldi de, benim zamanım yok. Yazacağım bisürü yazıdan bir kısmı da bunlar. Ama yazacağım. İstiklal Marşı’ndan daha tanınmış denmesine karşıyım. İstiklal Marşı kötü bir marş olabilir, sözleri de yeterli olmayabilir ama biçimsel de olsa saygı duyulması gerekir. Sabahattin Ali’yi yukarı çıkarırken, İstiklal Marşı’nı aşağı indirmek doğru değil. Gerçekçi olmamız gerekiyor. Her milletin ulusal bir marşı vardır. Bizimki kötüdür filan. Ama ne yapalım… İnşallah toplumsal yapımız düzelince çok daha iyi -bunun da hakkı verilerek- millî marşımız olur. Sabahattin Ali’nin koşması ile onu bir tutamayız. Yani çok güzel bir pilaki ile güzel bir kadını bir tutamayız.

Aziz Nesin, Sora Sora Cennet Bulunur-Söyleşiler, Nesin Yayınevi, s. 182-183

..."Mehmet Âkif'in "Garbın âfâkı­nı sarmışsa çelik zırhlı duvar" diye anlattığı duvardan etkilen­memesi zordur"

Sola doğrudan Marksizmden giren Nâzım Hikmet'in de zihnini öncelikle emperyalizm uğraştırır.

İstiklâl marşımıza dair

Bir gazetede bir muharrire, İstiklâl marşımızı tenkit etmiş, bu eserin İstiklâl marşı olmasını istememiş. İstiklâl marşı için başka bir manzum eserin yazılmasına dair fikirlerini ileri sürmüş.

En büyük vatan şairlerimizi aruz yetiştirdi.

Namık Kemalle başlıyan, Tevfik Fikretle devam eden vatan şiiri, dün, Mehmed Akifle beraber toprağa girmiş sayılabilir.

Mehmet Akif Bey'in vasat kıymette bir manzumesi...

İlk hürriyet senesinden beri binlerce türkü ve marş çıktı, içlerinden bir çoğu notaya, müzikaya, mektebe alındı, yüz binlerce çocuk ve asker...

"Bu iki kıta kasten okutulmamıştır!"

Tarihimizin dolup taşan menkıbelerini akılla, menfaatle izah, elbette mümkün değildir:

Fehmi Cumalıoğlu - Mehmed Âkif'in Hayatı ve İstiklâl Marşı; "İstiklâl Marşı (...) oy birliğiyle kabul edildi."

Umutların bulutlandığı o kara günlerde hırslar, kırgınlıklar hep unutulmuş, herkes şahsi emellerini bir kenara atmış, bütün fikirler ve gönüller bir noktada toplanmıştı.