ARALIK AYI

آرالق آیی

ARALIK AYI

Türklerin aralık diye bildiği ay Zilkade ayıdır. Çünkü Türkler iki bayram bilirler; Ramazan  Bayramı ve Kurban Bayramı. Üç aylar dediğimiz Recep, Şaban ve Ramazan’dan sonra gelen Şevval ayının ilk günü Ramazan Bayramıdır. Şevval ayından sonra Zilkade ayı gelir ve ondan sonra gelen Zilhicce ayının onuncu günü de Kurban Bayramı’nın ilk günüdür. Zilkade ayı iki bayram arasında kaldığı için Türk milleti aralık demeyi münasip bulmuş bu aya. Bizim aralık ayımız bu aydır. Bugünkü Hıristiyan takviminin 12. ayının ismi de buradan mülhemdir. Hıristiyan takvimine göre 1945 yılında Rumi takvimden kalan ay isimleri; teşrinler, kanunlar -kafla değil kefle- güya Türkçeleştirilirken teşrinler (teşrin-i evvel, teşrin-i sani veya sonraki adlandırmayla birinci teşrin, ikinci teşrin) ekim ve kasım, kanunlar aralık ve ocak ayı oldu. Kanun-i sani’ye ocak dediler ki kanun Arapçada zaten ocak demek. Teşrin-i sani için de taksim eden, bölen manasında doğrudan Arapça bir kelime olan kasım kelimesini kullandılar. Ayrıca halk takviminde böyle bir ay ismi asırlardır hep mevcuttu. “Kasım yüz elli yaz belli” denir. Fakat bu öz-Türkçeleştirme işinde kanun-i evvel’e isim bulamayarak milletin aşina olduğu “aralık” adını buraya yapıştırmışlar ama neyin aralığı olduğunun bir izahı yok.

 
TARİH TAKVİMLE TARİH OLUR

Tarih takvimle tarih olur. Sadece biz Müslümanların tarihi değil; modern manada tüm insanlık tarihi Hicret’le başlamıştır. Tarih evvel emirde zamanın hangi esasa göre tayin edildiğine dair bilginin adıdır.

AY GÖRDÜM ALLAH AMENTÜ BİLLAH

İslam mahallî yaşanır. Oruca başlamak veya bayram etmek için bulunduğumuz yerde hilali görmek gerekir. Pakistan’da görülen hilal İstanbul’daki Müslümanlara bayramı getirmez, bayram olması için hilalin İstanbul’da görülmüş olması esastır.

DÜŞMANIN ZAMANIYLA GERDEĞE GİRMEK

Biz Müslümanlar; insanın kendisini bu dünyaya ait görmesinin alâmeti olan güneş esaslı Hıristiyan takvimini kullanma zilletinden kurtulup; ahiret yurdunu daha hayırlı bilenlerden olmak üzere kamerî Müslüman takvimimizi geri almalıyız. Bu mesele Latin harfleri yerine Türk harflerini geri almamız meselesiyle beraber bir teferruat değil, hayatımızdaki bütün meselelerin yuvalandığı yerdir.