"İstiklâl Harbi öncesinde yağmalanması başarılamayan Türk toprakları, bugün bu tehlikeye maruz bırakılmış haldedir. Bunun da en parlak sloganı Türkiye'nin bir mozaik olduğu sloganıdır. Türkiye bir mozaik mi yoksa bir beton kütle mi? Türkiye şayet bir mozaikse bir fiskede dağılır. Ama Türkiye bir beton kütleyse ona çarpanın her yeri acır. Bizim bir beton blok olmamız ancak, ‘burada sadece Türk'ün sözü geçer, Türk ise Müslüman'dan başkası değildir' sözünün kaziye-i muhkeme olmasıyla mümkündür."
İstiklâl Marşı, İstiklâl Harbi’nden önce ve onun kazanılması için yazıldı; buna bir katkı ya da destek olmak üzere yazıldı. Yoksa işler bittikten sonra hikâye olsun diye değil.
İstiklâl Marşı, Türkiye’de istiklâl elde edildikten sonra bu başarının kaymağını yiyenlerin beğenmediği bir metindir.
İşler Türklerin Türkleri itaat ettirmesiyle yürümez. Ve zaten bu bir karakter olduğu için, bu bir tarihi rol olduğu için ‘eğik boyun’la bu rolün ortaya çıkmasına imkân yoktur.
"XIII. asırdan beri burada gayri müslimler İslâm hukukunun ve Müslümanların hükümranlığını kabul etmek suretiyle hayat hakkına sahip olabildiler.
"Takip edilmesi gereken çizgi, dünyada, dünya hayatının üstünlüğünü tebarüz ettiren şeyin
Bizim kendini bilen âlimlerimiz zamanında şunu söylemiştir: “Din esastır, devlet onun fer’i olarak kurulmuştur.”
Yani insanlar yaptıkları her şeyde “bu Türkiye için” diyebiliyorlarsa, Türkiye’nin dünyada herkesin “vay canına” diyebileceği bir ülke olmasına mani olacak hiçbir şey yok.
"İstiklâl Marşı Derneği olarak herkesin unuttuğu, görmezden geldiği ve fakat hiç kimsenin reddedemeyeceği bir gerçeği hatırlatıyoruz