Bu memlekette millî marş değil, bahriye çiftetellisi bestelenmesine bile şükredelim.

Musikişinas ve Esnaf

Bizde musikişinaslar esnaf addediliyor. Eski bir davadır bu. O kadar yazıldı, çizildi, söylendi; fakat bir musikişinasla bir leke sabunu satan gezginci esnaf arasındaki farkı anlatmak mümkün olmadı. Anlaşılıyor ki, onun nazarında, bir senfoni ile bir çalı süpürgesi, bir sonatla kaşar peyniri, bir saz semaisile kundura, bir şarkı ile bir çorap ayni şeydir. İkisini de halka arzeden adama “esnaf” derler ve ikisine de ayni muamele yapılır.

Geçen gün bir sabah gazetesi haykırıyordu: “Millî marşımız niçin yok?”

Niçin mi yok? Sokakta pırasa ve lâhana satmak için avazı çıktığı kadar haykıran bir zerzevatçile, sahnede güzel bir beste okuyan muganni arasında fark olduğunu bilmiyoruz da onun için. İkisine de bağırabilmeleri için esnaf tezkeresi kesiyoruz. Bu memlekette millî marş değil, bahriye çiftetellisi bestelenmesine bile şükredelim. Üstüne ayakla basıldığı halde yine filiz veren tohumlarımız var. San'atkâr neler çekiyor ve yaşıyabilyor. Buna da şükür. Niçin millî bir marşımız olmadığını ve millî sesimizin niçin kısıldığını merak edenler bu kadarcığını bilsinler, kâfi.

P.S. (Peyami Safa), Son Posta, 18 Kânunuevvel 1931, s. 3

Safahat’ı... bugün baştan sona okumaya kalkışsam afakanlar boğar...

Hele Safahat’ı şiirden anlamadığımı göstermek için söylemiyorum– bugün baştan sona okumaya kalkışsam afakanlar boğar sanırım.

M. Zeki Cevahircioğlu, Bahaeddin Cebeci - Mehmed Âkif Armağanı

1913 de memuriyetten istifa ettikten sonra Âkif’in mücahedesini hızlandıran gezi olanakları ve 1914 dünya savaşı onun için verimli kaynaklar oldu.