Türkiye kendi başının çaresine bakan bir ülke olmak mecburiyetinde; eğer Türkiye’nin iktisadî faaliyeti bayilik ve mümessillik yoluyla yürüyen bir düzene hapsolursa Türkiye diye bir şey kalmaz. Türkiye’nin direnebilmesi için Türkiye’ye herhangi bir siyasi çözüm dayatıldığında bunu reddedebilecek kendi iç işleyişine sahip olması gerekir. Bu iç işleyiş, mutlaka ilk planda mali alışveriş şeklinde olmayabilir; ama önce bu ülkede yaşayan insanların birbirlerine ait olduklarını kabul etmeleri lazım. Bu kendiliğinden olacak bir şey değil. Türkiye’de trafik düzeni neden iyi işlemiyor? Çünkü o direksiyondaki insanların hepsi başka direksiyondaki insanların kendisine karşı olduğunu düşünerek yaşıyor. Yani Türkiye’de insanların “Biz birbirimiz içiniz” diyecekleri bir şeyin olması lazım.
"Osmanlılar ne Almanya ne de Fransa ile savaştılar; Haçlı ordularıyla savaştılar
Millî pazar, belli bir coğrafî alanda insanların hayatlarını birbirlerine bağlı devam ettirmeleridir.
İstiklâl Marşı, Türk milletinin tarih sahnesindeki mevcudiyeti hususunda ısrar edişinin belgesidir.
"Bugün gelinen noktada Türkiye'de yaşayan insanların önünde iki yol var: Ya dünyanın kazançlı çıkması için
İnsanların basit birer alet olmadan yaşayabildikleri bir ekonomik yapı temin etmeleri mümkündür.
Biz diyoruz ki Tanzimat sonrasında Türk Milleti’nin varlığına yönelmiş tehditler başlangıçta lisana dair tehditlerdir.