Türk dünyasının sosyal, siyasi, iktisadi yapısıyla Avrupa toplumlarının sosyal, siyasi, ekonomik yapısı arasında temel bir fark var. Avrupa toplumları feodal özellikleri sebebiyle ‘boyun eğen’ ve ‘boyun eğdiren’ münasebetleri ile vücut bulmuş toplumlardır. Hangisi olursa olsun, hangi Avrupa kavmi ya da Avrupa işleyişi olursa olsun ama Türk dünyasında bu merkezi otoritenin atomize fertleri yani o merkezi otoritenin gücünü, iktidarını kabul eden insanların dağınık ferdi varlığını himaye etme esası üzerine kurulmuştur. Yani Avrupa toplumları yöneten yönetilen arasındaki sözleşmeye dayalı olarak işlerken Türk dünyasındaki işleyiş yönetici mevkiinde olanların yönettiklerini himayeyle mecbur olmaları şeklinde işler. Merkezi otorite Türk dünyasında mahalli zorbalara karşı güçsüzlerin sığınağı olarak yaşar.
"Dünyaya sözünü dinleten Türk yoktur, demek yanlıştır. Fakat kimdir o? Türkiye'yi elinde tutandır
1982 Anayasası’nda İstiklâl Marşı’nın zikredilmesinin bir tek açıklaması olabilir: İstiklâl Marşı’nda dile getirilen şeylerin mevcudiyetinin ortadan kalkması tehlikesi barizdir.
Bizim dünyada iki sistemi olan müzikten birisi olan Türk müziği elimizden alındı.
"İslâm'ın dışında hiçbir iyilik yoktur. İslâm'ın içinde hiçbir kötülük yoktur"
"Sâlih olmakla güzel olmak aynı şeydir; bizim, estetikten başka bir derdimiz yok.
İstiklâl Marşı'ndan öğreniyoruz ki Türk Milleti'ne Allah'ın va'dettiği günler var.