Akif Öldü!.

Evet… Acı, fakat hakikat... Akif, Mehmet Akif öldü. Onu bütün bir gençlik, bütün bir münevver kütle mezarına kadar eli üstünde taşıdı. Okşanmıya en ziyade muhtaç olduğu son günlerinde unutulan, hatta bazı yılışık ağızlarda inkâr edilen Akif için, gençliğin ve münevver kütlenin bu kadrişinaslığı muhakkak ki büyük ölü hesabına bir mazhariyettir. Çanakkalenin Akif'in yüksek ilhamından doğan muhteşem destanının ebedi akisleri hâlâ kulağımızda çınlıyor. İstiklâl marşı, mübarek vatan şehitlerinin aziz bir hatırası gibi bugün gönüllerimizdedir. Bu destan ve bu vatan şairini kaybetmekle, hem de unutarak kaybetmekle duyduğumuz acı hiç bir zaman dindirilemiyecektir.

İbrahim Alâettin Gövsa, Karikatür, 30 İkinci kânun 1936, s.13

Gençliğe öğretmek için kurslar açıldı

Millî Türk talebe birliği gençliğinin millî marşlarımızı öğrenmesini temin için Halkevi ve Konservatuvarla temas ederek...

İstiklâl marşının bestekârı Zeki Üngören söylüyor:

Evvelki gün bir işim düştü de Moda'ya gittim. Moda’ya gitmişken İstiklâl marşımızın kıymetli bestekârı Zeki Üngöreni ziyaret etmeden dönemezdim.

İstiklâl Marşına Dair

Pek az müddet evvel İstiklâl marşımızın bir notasını Alman istemiş, bütün İzmiri üç gün alt üst etmiş uğramadığı musiki mağazası ve kütüphane kalmamış, buna rağmen İstiklâl marşımızın bir notasını bulmağa muvaffak olamamış.a

"İstiklâl Marşı"nı kabul eden Türkiye Büyük Millet Meclisi de kültür ve heyecan bakımından aynı yüksek seviyede idi.

Ziya Gökalp, büyük mefkûrelerin, cemiyetlerin buhranlı devirlerinde doğduğunu ve onlara yol gösterdiğini söyler. İstiklâl marşları da böyledir.

AKİF Münakaşası mı? Yoksa…

Edebiyatın ve sanatın bayraklarını Akifin kemiklerine takarak sokak sokak dolaşmak...