Fikri kavmiyeti telin ediyor Peygamber
diye bar bar bağıran Akifi milliyetperver bir adam sayıyorlar; sonra da, bütün varlığını insanların hürriyeti, saadeti için sarfeden Fikret’in yüzüne tükürmek cesaretini buluyorlar!
Fikret’e yapılan hücum, milliyetçilik namına, Türkçülük namına değil, Akif’in temsil ettiği ölmüş, fakat birtürlü gömülememiş bir zihniyet namınadır. Fakat ileri düşünenler, Fikret’in kendilerinden olduğunu hiçbir zaman unutmıyorlar.
Fikret, Akif gibi en hassas bir zamanda
Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar
diye haksızlığa, gadre karşı pasif vaziyette kalmamış, bütün suçu mücerret olarak medeniyete yüklemiye kalkmamış.
Zulmün topu var, güllesi var, kal’ası varsa,
Hakkın da bükülmez kolu, dönmez yüzü vardır;
Göz yumma güneşten ne kadar nuru kararsa
Sönmez ebedî her gecenin gündüzü vardır.
diye daima mert, daima ideâlist, daima hak ve hakikat arıyan bir adam olarak haykırmasını bilmiştir.
Hüsamettin Bozok, Yeni Adam, Mart-Aralık 1939, Sayı: 260, s. 17
Her gözde bu yaşın buğusu arkasından dirilen ve güneşe ulaşan ümit inancının mısraı da...
O senenin başlarında bir hadise olmuştur. Mehmet Âkif’in “İstiklâl Marşı” beğenilmiyor ve yerine bir “Millî Marş” yazdırılmak isteniyordu. Hattâ Ulus gazetesi bu iş için bir de müsabaka açmıştı.
Bu şiiri Necip Fazıl Kısakürek bundan tam altı sene evvel yazdı.
O zamanlar (Ulus) gazetesi, Cümhuriyetin 15inci yıl dönümü için bir marş müsabakası açmıştı. Gaye, bütün memleket şairlerinin de iştiraki beklenen bu müsabakada kazanacak olan eseri, Cümhuriyetin 15inci yıl marşı olarak değil, İstiklâl veya Türk millî marşı olarak kabul etmekti, Zira Atatürk, Mehmet Akifin İstiklâl marşını sevmemeğe başlamıştı.
Birkaç sene evvel, limanımıza Amerika'lılarla dolu büyük bir seyyah vapuru gelmişti. Bu vapurun sabık bir İngiliz Amiralı olan kumandanı, İstanbul'un tanınmış simaları için bir danslı müsamere tertip etmişti.
Bence İstiklal Marşı, Mehmed Âkif nezdinde neticede bir şiirdir. Onun modern bir ayine dönmesini ve dönüştürülmesini arzular mıydı?
Dünyada başka hiçbir vasıta tasavvur edilemez ki musiki gibi bir an içinde kulaklardan kalplere inerek ruhlarda bir his ve heyecan dalgası, hatta bir ihtiras fırtınası uyandıracak kudrette bulunsun.
Dergâhta şiir yazarken Üstad Ankaradaki bütün şiirlerini, İstiklâl marşını hep bu dergâhta yazmıştır. Yüzlerce asır Türk Milletile beraber yaşayacak olan
Başbakanlığı döneminde Celal Bayar çağrılı olarak Yunanistan'a, oradan da Yugoslavya'ya resmi bir geziye çıktı.
Her gözde bu yaşın buğusu arkasından dirilen ve güneşe ulaşan ümit inancının mısraı da...
O senenin başlarında bir hadise olmuştur. Mehmet Âkif’in “İstiklâl Marşı” beğenilmiyor ve yerine bir “Millî Marş” yazdırılmak isteniyordu. Hattâ Ulus gazetesi bu iş için bir de müsabaka açmıştı.
Bu şiiri Necip Fazıl Kısakürek bundan tam altı sene evvel yazdı.
O zamanlar (Ulus) gazetesi, Cümhuriyetin 15inci yıl dönümü için bir marş müsabakası açmıştı. Gaye, bütün memleket şairlerinin de iştiraki beklenen bu müsabakada kazanacak olan eseri, Cümhuriyetin 15inci yıl marşı olarak değil, İstiklâl veya Türk millî marşı olarak kabul etmekti, Zira Atatürk, Mehmet Akifin İstiklâl marşını sevmemeğe başlamıştı.
Birkaç sene evvel, limanımıza Amerika'lılarla dolu büyük bir seyyah vapuru gelmişti. Bu vapurun sabık bir İngiliz Amiralı olan kumandanı, İstanbul'un tanınmış simaları için bir danslı müsamere tertip etmişti.
Bence İstiklal Marşı, Mehmed Âkif nezdinde neticede bir şiirdir. Onun modern bir ayine dönmesini ve dönüştürülmesini arzular mıydı?
Dünyada başka hiçbir vasıta tasavvur edilemez ki musiki gibi bir an içinde kulaklardan kalplere inerek ruhlarda bir his ve heyecan dalgası, hatta bir ihtiras fırtınası uyandıracak kudrette bulunsun.
Dergâhta şiir yazarken Üstad Ankaradaki bütün şiirlerini, İstiklâl marşını hep bu dergâhta yazmıştır. Yüzlerce asır Türk Milletile beraber yaşayacak olan
Başbakanlığı döneminde Celal Bayar çağrılı olarak Yunanistan'a, oradan da Yugoslavya'ya resmi bir geziye çıktı.
Her gözde bu yaşın buğusu arkasından dirilen ve güneşe ulaşan ümit inancının mısraı da...
O senenin başlarında bir hadise olmuştur. Mehmet Âkif’in “İstiklâl Marşı” beğenilmiyor ve yerine bir “Millî Marş” yazdırılmak isteniyordu. Hattâ Ulus gazetesi bu iş için bir de müsabaka açmıştı.
Bu şiiri Necip Fazıl Kısakürek bundan tam altı sene evvel yazdı.
O zamanlar (Ulus) gazetesi, Cümhuriyetin 15inci yıl dönümü için bir marş müsabakası açmıştı. Gaye, bütün memleket şairlerinin de iştiraki beklenen bu müsabakada kazanacak olan eseri, Cümhuriyetin 15inci yıl marşı olarak değil, İstiklâl veya Türk millî marşı olarak kabul etmekti, Zira Atatürk, Mehmet Akifin İstiklâl marşını sevmemeğe başlamıştı.
Birkaç sene evvel, limanımıza Amerika'lılarla dolu büyük bir seyyah vapuru gelmişti. Bu vapurun sabık bir İngiliz Amiralı olan kumandanı, İstanbul'un tanınmış simaları için bir danslı müsamere tertip etmişti.