Sayın Hamdullah Suphi Tanrıöver diyor ki: “Elimize gelen 700 den fazla şiirin içinden Âkif'inki de dahil olan üç tanesini seçtik ve ordu kumandanlıklarına gönderdik. Maarif Vekili imzasiyle kumandanlara yazdığım mektuplarda: “Askerlerinizi toplayarak bu şiirlerin her birini ayrı ayrı okuyunuz, hangisinin asker üzerinde daha derin bir heyecan ve coşkunluk tevlit ettiğini müşahede ederseniz kendi mütalâanızın da eklenmesiyle tez elden bildiriniz” demiştim.
“Kahraman Ordumuza” ithaf edilecek olan marşı böylece Büyük Meclis'in kabulünden evvel Ordu'ya beğendirmek ve tasvip ettirmek gayesini takip ettim. Çünkü, o günlerde cepheler arka arkaya çökmekte idi, Eskişehir'in sukûtu, hattâ Ankara'nın istilâsı dahi gün meselesi idi. Hükûmetin Sivas'a kadar çekilmek hesabında vardı. Ordu her an Sakarya gerisine çekilmek üzere idi. Askerlerimizin mâneviyatı son derece sarsılmıştı. İşte bu durumda Âkif'in İstiklâl Marşı cephelerde neferlere okunmuş ve kısa bir zaman zarfında gönderilen sitayişkâr mektuplardan edindiğim intiba bu eserin aradığımız eser olduğuna olan kanaatimi kuvvetlendirdi. Bunun üzerine karar verdim: Mecliste önce Âkif Beyin şiirini okuyacaktım. [1]
Muhiddin Nalbandoğlu, İstiklâl Marşımızın Tarihi, Cem Yayınları, İstanbul-1964
[1] Sayın Hamdullah Suphi Tanrıöever’in, (Şair Hikmet Şinasi ÖNOL ile birlikte ziyaret ettiğimiz gün) bize lûtfettikleri notlardan.
Bu şiiri Necip Fazıl Kısakürek bundan tam altı sene evvel yazdı.
O zamanlar (Ulus) gazetesi, Cümhuriyetin 15inci yıl dönümü için bir marş müsabakası açmıştı. Gaye, bütün memleket şairlerinin de iştiraki beklenen bu müsabakada kazanacak olan eseri, Cümhuriyetin 15inci yıl marşı olarak değil, İstiklâl veya Türk millî marşı olarak kabul etmekti, Zira Atatürk, Mehmet Akifin İstiklâl marşını sevmemeğe başlamıştı.
Bâzan imanla haykırır: İstiklâl savaşında doğacak hürriyet ve istiklâlin müjdecisi olarak...
Bir yazıcının değiştirmeğe çalıştığı ve ta'an ettiği istiklâl marşımız ve Mehmet Akif hakkında memleket münevverlerinin fikirleri
İlk hürriyet senesinden beri binlerce türkü ve marş çıktı, içlerinden bir çoğu notaya, müzikaya, mektebe alındı, yüz binlerce çocuk ve asker...
Avrupalıların (Hymne national) dedikleri milli nağmeler, milletin vicdanından, ilhamlarından doğan ve en samimi heyecanları ifade eden terennümlerdir.
Kendini milliyetçi sanan sağ, Mehmet Akif'i de milliyetçi bir şair olarak ölümünün ellinci yılında anmak telaşındadır.
Zirâ, İstiklâl Marşı'mıza karşı gösterilen saygısızlık - hemen her zaman ve her yerde rastladığımız ve maalesef garip, mânâsız bir alışkanlığın tesiriyle tabii bir olay gibi karşıladığımız - çok hazin ve yüz kızartıcı bir gerçektir
Bu şiiri Necip Fazıl Kısakürek bundan tam altı sene evvel yazdı.
O zamanlar (Ulus) gazetesi, Cümhuriyetin 15inci yıl dönümü için bir marş müsabakası açmıştı. Gaye, bütün memleket şairlerinin de iştiraki beklenen bu müsabakada kazanacak olan eseri, Cümhuriyetin 15inci yıl marşı olarak değil, İstiklâl veya Türk millî marşı olarak kabul etmekti, Zira Atatürk, Mehmet Akifin İstiklâl marşını sevmemeğe başlamıştı.
Bâzan imanla haykırır: İstiklâl savaşında doğacak hürriyet ve istiklâlin müjdecisi olarak...
Bir yazıcının değiştirmeğe çalıştığı ve ta'an ettiği istiklâl marşımız ve Mehmet Akif hakkında memleket münevverlerinin fikirleri
İlk hürriyet senesinden beri binlerce türkü ve marş çıktı, içlerinden bir çoğu notaya, müzikaya, mektebe alındı, yüz binlerce çocuk ve asker...
Avrupalıların (Hymne national) dedikleri milli nağmeler, milletin vicdanından, ilhamlarından doğan ve en samimi heyecanları ifade eden terennümlerdir.
Kendini milliyetçi sanan sağ, Mehmet Akif'i de milliyetçi bir şair olarak ölümünün ellinci yılında anmak telaşındadır.
Zirâ, İstiklâl Marşı'mıza karşı gösterilen saygısızlık - hemen her zaman ve her yerde rastladığımız ve maalesef garip, mânâsız bir alışkanlığın tesiriyle tabii bir olay gibi karşıladığımız - çok hazin ve yüz kızartıcı bir gerçektir
Bu şiiri Necip Fazıl Kısakürek bundan tam altı sene evvel yazdı.
O zamanlar (Ulus) gazetesi, Cümhuriyetin 15inci yıl dönümü için bir marş müsabakası açmıştı. Gaye, bütün memleket şairlerinin de iştiraki beklenen bu müsabakada kazanacak olan eseri, Cümhuriyetin 15inci yıl marşı olarak değil, İstiklâl veya Türk millî marşı olarak kabul etmekti, Zira Atatürk, Mehmet Akifin İstiklâl marşını sevmemeğe başlamıştı.
Bâzan imanla haykırır: İstiklâl savaşında doğacak hürriyet ve istiklâlin müjdecisi olarak...
Bir yazıcının değiştirmeğe çalıştığı ve ta'an ettiği istiklâl marşımız ve Mehmet Akif hakkında memleket münevverlerinin fikirleri