Sinemalarda aktüalite filmi gösterilirken, bazan birkaç kere istiklâl marşı çalındığı oluyor. Her seferinde ehalinin yarısı ayağa kalkıyor. Kalkmıyanlara da ihtarlarda bulunanlar oluyor.
İstiklâl marşı çalarken elbet ayağa kalkılır. Fakat sinema karanlığı bundan müstesna değil midir? Zümresine dahil olduğumuz diğer demokrat milletler, -meselâ Fransızlar, İngilizler- nasıl yapıyorlar? Marseyyez’i sinemada işiten Fransız ne tarzda hareket ediyor? Bizde bu beynelmilel kaidelere göre hareket edelim. (Tahkikimiz, sinemaların istisna teşkil ettiğidir.)
Biz onlardan ayrı bir kaideye tâbi olup kalkmağı kabul edeceksek bile, bunu hep birlikte tatbik edelim. Yarımız ayakta, yarım oturmuş, büsbütün çiğ düşüyor.
13 Temmuz 1939, Akşam, s. 1
Eylül 1920 günü, ortalık ağarırken ilerleyen süvarilerimiz, yükselen güneşin tatlı ışığı altında İzmir’i bir tablo gibi gördüler. 2. Süvari Tümeni, Alsancak ve
Talim ve Terbiye Kurulu azalarından, adının Akif olduğunu, talebem olmadığını, eserlerimi okuduğu için hocası saydığından...
İlk hürriyet senesinden beri binlerce türkü ve marş çıktı, içlerinden bir çoğu notaya, müzikaya, mektebe alındı, yüz binlerce çocuk ve asker...
Arkadaşımız Nurullah Ataç Şair Mehmet Akif için yazdığı bir yazıyla Akif'in hayranlarından bazılarını bir hayli sinirlendirmişti.
23 Nisan Bayramında Binlerce Genç Millî Marşımızı terennüm Edecek
Günün düşünceleri
Öz anası olanlara :
-Senin anan budur!
diye bir başka kadını;
Babası olanlara :
-Senin öz baban bu adamdır!
diyerek yabancı bir erkeği tanıtmağa uğraşan zavallı, gülünçtür de kendi öz inanı, kendi öz ülküsü, kendi öz rejimi ve kendi reyiyle başa geçmiş şefi bulunan bir millete yabancı bir inan, yad bir ülkü, özge bir rejim sunarak :
Muallimi, çocuğa ölürken bile İstiklâl marşı söylenmesi lâzım geldiğini öğretmişti, çocuk hocasının sözünü dinledi ve sesini duyanlar...