"İhtiyacımız olan milliyetçi bir ekonomi değil; millî pazardır. Cumhuriyet imkânını milli pazarımızı teşkile tahsis edebilirdik; fakat tam aksine, istisnasız bütün cumhuriyet idareleri bunun yapılmaması için teşkil edilmiştir. Böylece Türkiye toprakları içinde, Türkiye'nin hayatiyetini sağlayan ve Türkiye'nin hayatiyetini canlı, parlak, yüksek kılan bir milli pazar teşkil edilmesine mani olunmuştur."
İnsanlar kâfirler eliyle, kâfirler diliyle öyle bir yola sokuldular ki her parçanın diğeri aleyhine işlediği bir terkip esas alındı.
Türk diye adlandırılan insanlar tarih sahnesine çıktıkları zaman ilk işleri Kâbe’nin güvenliğini temin idi.
Türkiye’de İslamiyet’in bir itikadî zenginlik olduğu anlaşılmadıkça Türkiye’nin akıbetinin kötü bir akıbet olmasına engel olunamaz.
"Türkiye'de 80 sene sonra tekrar bu toprakları gasp etmek isteyenlerin önündeki yegâne engel İstiklâl Marşı Derneği'dir. Diğer engellerin tamamı tasfiye edildi. İstiklâl Marşı Derneği son ocaktır."
"Bugün geldiğimiz noktada, İstiklâl Harbi'nin mağlupları, İstiklâl Harbi'nin kazanılmış
Millî pazar, belli bir coğrafî alanda insanların hayatlarını birbirlerine bağlı devam ettirmeleridir.
İstiklâl Marşı Ankara’da yazıldı; ama ilk defa Kastamonu’da Nasrullah Camii’nde okundu.