Konya Şubemizin Yeni Anayasa Meselesi Hakkındaki Basın Bildirisi
İstiklâl Marşı Derneği Konya Şubesi, 01 Ağustos 2011 Pazartesi günü "Yeni Anaya Meselesi" hakkında Konya Şube Merkezinde aşağıdaki basın bildirisi çerçevesinde bir basın toplantısı yapmıştır.
 
Konya Basın Bildirisi

Türkiye yeryüzünde son İslam vatanı olarak doğmuş bir ülke iken, bugüne kadar her hukukî düzenleme ile İslam’dan adım adım inhiraf eden bir ülke haline getirilmiştir. Anayasaların tarihi süreçlerine baktığımızda anayasaların temel karakterinin şu soruya verilen muhtelif cevaplardan müteşekkil olduğunu görürüz: “Bundan sonra bu topraklarda kimlerin sözü geçecek?” İstiklâl Marşı’nın anayasa da yer alması “bu topraklarda sadece Müslüman’ın sözü geçer” diyebilmenin zeminini hazırlar. İstiklâl Marşı Derneği olarak şunu söylüyoruz: Milli Marş’ın İstiklâl Marşı olarak yer bulmadığı bir anayasada; ne Türk Milletinden, ne o milletin dilinden, ne bayrağından, ne de o ülkenin adından söz edilme imkânı kalacaktır.

Anayasanın, tarihî arka planına bakıldığında, millet hayatına kavuşamamış toplumların ihtiyacı olduğu görülür. Bu gerçeği zihnimizin en mutena yerinde tutarak şunu söylüyoruz: Anayasalar II. Dünya Savaşı öncesinde bir ülkenin kendi gücüne istinat ederek, kendi iradesini amil kılarak neler yapabileceğine; sosyal düzen ve ilişkiler bakımından hangi evsafı esas aldığına dair bir üstünlüğün ifadesiydi. 1945 tarihiyle birlikte anayasaların bir mağlubiyeti, bir acziyeti ve zafiyeti göstermeye yarayan; bir ülkenin kendi iradesiyle neler yapamayacağını ifade eden bir vasfa bürünmüştür. Bugün yapılmak üzere kolların sıvandığı anayasa da bu acziyet ve zafiyetle maluldür. 

İstiklâl Marşı Derneği yeni anayasa meselesinde ve tartışmalarında tab’an bir taraftır. Bu tabiiyetini, şu anda anayasanın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek maddeleri içinde İstiklâl Marşı’nın yer alması sağlar. Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığını İstiklâl Marşı’na borçlu olması ise bu tabii hali pekiştirip, mayalar. Birçok alanda suni taraflar üretmekte tecrübeli olan tek dişi kalmış canavarın anayasa değişikliği meselesinde de tarafları hazır, bekliyor. Tarafların ortak yanı hem yapay hem yapmacık oluşlarıdır. Sanayi ürünü bir mamul özelliği taşıyan her taraf aynı taraftır. İstiklâl Marşı Derneği ise tab’an bir taraftır. Bir Sivil Toplum Kuruluşu olmaması hasebiyle anayasa konusunda “söz alan” değil, Türk Milleti adına “söz sahibi” olandır. Anayasa değişikliği meselesinde İstiklâl Marşı’nın yeri, toplumsal sözleşme anlayışını iptal eden bir milli mutabakat metni olarak merkezîdir. Madem ki toplumsal mutabakat(?!)la bir anayasa yapılacaktır o halde bu mutabakatın merkezinde olan İstiklal Marşımız nasıl olur da görmezden gelinir? Cumhuriyet ilan edilmeden Türkiye’nin mühim bir kısmı düşman işgalinde iken milletimizin en samimi hislerinin tercümanı, itikadımızın gereği olarak kaleme aldığımız İstiklal Marşımız etnik mensubiyeti ne olursa olsun “ben memleketimi gavura yar etmem” diyen tüm Müslümanların müşterek sesidir.  

Tek dişi kalmış canavar, 1921’de kalmış bir canavar değildir. En son 12 Eylül 2010 tarihinde parlak, protez dişleriyle arz-ı endam ederken; Türkiye’ye referandum icbar ederken görüldü. Referandum bahanesiyle Türkiye’nin ağzını yokladı. Tarihte her hukukî manevrayla Türk Milletinin dişlerine kast eden bu canavar daha estetiğini yapma vaadiyle, şimdi yeni bir anayasa dayatarak Türkiye’nin son dişlerini sökmeye çalışacak. Anadili olanlar anadişlerini müdafaa edebilecek. Sadece İstiklâl Marşı Derneği’nin anadili bu müdafaayı yapmaya namzettir. Çünkü Kur’an-ı Kerim’den işittiğine itaat ederek, garazsız-ivazsız anadil olarak; Hatice anamızın, Aişe anamızın dilini ikrar ve tasdik eden tek teşekküldür. Anayasanın ilk üç maddesi içinde Türkiye, Türkçe, İstiklâl Marşı, Türk Bayrağı ve Başkent Türk Milletinin ağzında kalan son dişleridir. Türksüz edebiyat, Türksüz musiki, Türksüz tarih ne kadar mümkün ve kimlerin edebiyatı, musikisi, tarihi ise Türksüz anayasa da o kadar mümkün ve onların anayasası olacaktır. Müstakbel Türk Anayasası(?!) Türkiye’nin idame ettirilme azminin bir parçası, siyasî manada Müslüman kalarak dünyayı kavrayışımızın temeli olmayacaksa İslam’dan/Türkiye’den, Müslüman’dan/Türk’ten bahis açılamayacak demektir.

Türk Milletinin başına sarılan önceki anayasaların hiçbirisini takdire şayan bulmuyoruz. Yenisinden de bir hayır ummuyoruz.  İstiklal Marşı Derneği 1921’de Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilen ve akabinde derhal rafa kaldırılan İstiklâl Marşı’nın, konulduğu raftan indirilmesini sağlamak üzere kuruldu.  İstiklal Marşı Derneği rafa kaldırılan İstiklal Marşının yeni anayasa bahanesiyle bu defa raftan mahzene atılmasına karşı duruyor.

İstiklâl Marşını gözardı ederek yeni anayasa yapmaya kalkışanlar; oruç tutanların utangaç, ezanların mahcup, iftarların sönük,  Ramazan Bayramların ise likör tadında yaşandığı bir Türkiye hayal edenlerdir. Ramazan ayında oruç ikliminin tüm Türkiye’yi kuşatmasından rahatı kaçanlardır.

İstiklâl Marşı Derneği, Türkiye’nin milli mutabakat metninin İstiklâl Marşı olduğunu, İstiklâl Marşı’nın bir ideologisi ve bir programı olduğunu, İstiklâl Marşı atlanarak yapılan her işin Türkiye’nin tasfiyesi manasına geleceğini kamuoyuna bildirir.

Mustafa Deveci

İstiklâl Marşı Derneği
Konya Şube Başkanı