Paket açılınca, sahneyi dolduranlar bu açılışa mukabil biraz daha açılıyor; ağırlıklarından biraz daha kurtuluyorlar. Mustafa Armağan da bunlardan biri. Kendi web sitesinde “Meğer, Andımız'ın Mucidi Ezanı da Türkçeleştirmiş!” serlevhalı bir yazı yazmış. Dr. Reşit Galip'in Yahudiliğinden dem vurarak ırkçılığından, uydurma tarihçiliğinden girmiş Milli Eğitim Bakanlığı’ndan çıkmış. Pek bir keyifle yazdığı belli olan yazısında hızını alamayarak şu ifadelerle zehrini akıtmış: “İşte doktorumuz bu az zamanda büyük işler başardığı bakanlığı sırasında Andımız’ı önce kendi kızları için yazacak, ardından 80 yıllık bir bağırtma eyleminin fitilini ateşleyen inkılâpçı olacaktır.” Peki, kimdi bu ümüğüne çökülenler? Bağırmak zorunda kaldığını hissedenler kimlerdi? Türküm derken neyin acısını çekiyorlardı, bunları bir bir anlamak, tane tane anlatmak lazım.
Marş Kürsüden okunuyor
Ondan sonra – ufak bir müzakereyi müteakip – Maarif Vekili kürsüye çıkarak büyük bir heyecanla İstiklal Marşını okuyor. Marşın her mısraı, her kıt’ası sürekli alkışlarla karşılanıyor. Meclisi büyük bir heyecan kaplıyor. Abdülgafur Efendi dua ediyor, büyük meclis amin han oluyor.